UÇURUM KENARINDA BİR KADIN
Bir uçurum kenarındaydı kadın
Bir kayanın üstüne çıktı Yüzüne vurup saçlarını uçuran rüzgâra aldırmadan Etrafına bakınmaya başladı Altında uçsuz bucaksız masmavi bir denizin dalgaları Parçalamak istercesine kayalıklara vuruyor Üstünde pamuk yığınları gibi Gittikçe kararan bulutlar uzanıyordu Gökyüzünde ise bir kaç kuş Gelmekte olan yağmurdan uzaklaşarak, kayboluyordu Gözlerini kapatıp dün gece yaşadıklarını düşünmeye başladı Yüzü kızarmıştı, gözlerinde şimşekler çaktı Kendi kendine kızıyordu Ama olan olmuştu ve geri dönüşü olmayan bir yola girmişti Ne de olsa son pişmanlık para etmiyordu Esmekte olan rüzgârın uğultusunu kulaklarında hissetti Esen rüzgârın ardından gelen yağmurun sesi ise Yüreğine akan gözyaşlarına eşlik ediyordu Çok geçmeden kararan bulutlar Sağanak bir yağmur olup üzerine boşaldı Kaçmadı kadın Sanki vücuduna değen her yağmur tanesiyle Ruhunu temizliyor, kirlerinden arınıyordu Gökyüzündeki yağmur bulutları dağılmış Ve güneş, büyük beyaz bulutların arasından Gösteriyordu kendini Güneş ışıklarından kamaşan gözlerini kapattı kadın Etrafındaki ağaçların yaprakları Hafifçe esen rüzgârın esintisiyle dans ediyordu Kendisi de bir süre bu dansa eşlik etti Sevdiğine sarıldığını sanarak… |