Karanlık Oksijen :)
Olmayınca olmaz
İstesen de olmaz Ya elektrik gider karanlıkta kalırlar Ya da çarpılırlar birbirine Aksilik demeyelim muhabbetin diline Yolda kuruyan nehirler ulaşamaz deryaya Aksilik bu ya Gönül hesaba, hesap gönüle uymaz Gerçekler geçit vermez işte Bir sayfa çevirirsin yeniden Yenisiyle başlarsın insanı okumaya Sonraki Tanrının önceki Tanrıya şahit gösterdiği şimdiki Tanrı Bakarsın, ya sarhoştur ya uykulu Görürsün, yaptığı her iş ya çok suludur ya da çok kuru Alemi seyredenler kördür kendine derler mi bilmem Ya alemi duyanlar sağır olsa mesela Dersin ki, yeniden başlamalı tapınmaya Tapınırsın tapınırsın ... Çürümüş bir elma gibi tadı Dersin ki, nerede eski sevdalar nerede eski bakiyeler Yavaş yavaş yabancılaşırsın kendine Yeni bir ben yaratma telaşında Nikahındaki eski bene vefasızlık yapamazsın Boşadığın eski yola hava civa dersin de Çıktığın yeni yolda tozu dumana katarsın Yabani köpeklerin oturduğu kurtlar makamından Sokak köpeklerinin kuduz olmuşları keser de yolunu Son aslan parçalarken eski aslanın yavrularını Kılıç dişli kaplanın çoktan kurumuş olsa da soyu Örümcekler karanlığı korur Pusu atar sineklere arılara karıncalara Ayılar bal hevesinde Yılanlar deri değiştirme Eşek anırır kimi günde kimi haftada kaç defa Lakin amiplerden bir hikaye çıkar Biraz dedikodu biraz vahşiliktir tarih dediğimiz Zorla yaşatamazsın ölüleri Ne yasayla ne ayetle ne kültürle ne hayalle Ölen ölmüştür Kalanları da; çöl yutar deniz boğar rüzgar savurur ateş yakar Yani yoktur dünyada yaşadım diyen aslında Çünkü herkes çocuk olmuş Pisletmiştir altını İhtiyarlamış dökmüştür önüne yemeği Sonra da dersin ki, bana, Tanrı kusursuzmuş Hadi be oradan kuyruk şairi seni. Demişler ya, Tanrının evi gönüllermiş O kadar gönül gördüm hepsinin içinde bir pislik var Temizlemeye çalışma üzerine sıçrar Üzerine sıçramayla kalmaz Pislik kalkar ağzına sıçar Vefa bizde bir ömür Sefa değişir mecburen Cefaya da sağlık olsun deyip geçmeli değil mi Uzun lafın kısası Dağın doğurduğu dağı parçalar Kusura bakmayasın biraz uykuluyum Sanırım hep uyur gezer idim dünyada Ben size ne anlattım bilmem Lakin önceki Tanrı, sonraki Tanrı, şimdiki Tanrı Merak buyurmayın Son nefesinizi vermeden sizin de zihninize ve zihniyetinize .... Dahası der ki Aynaya tapın taşa tapınma Aynaya otur taşa oturma Ne derler, duvarı nem insanı gam yıkar İri kemikli cüssesi yerinde bir kutup ayısı Ekvatorda yaşarken önceki Tanrı vardı Sonra boz ayı ormanda gezerken sonraki Tanrı Lakin şehirde ne arasın be ustam şimdiki Yamyam Tanrı Akademik taife eskiden tapınakta imiş Askerimiz zaten hep fakirden Geriye kalan tapıcı da eline ne geçerse boyar Sen ne istiyorsan o diye satarmış, derlermiş. Kusura bakma duvar ustası sınır duvarını dümdüz atar Lakin sanat katmak istiyorsan Biraz eğri büğrü olmalı Cahiller gülmeli dalga geçmeli Düşünürler işte bu derken Sokak köpekleri kenarına işemeli Sokak bilgileri ile çıkar herkes meydana Toplum bilgileri ile Önemli olan bunlar değil Bilginin değişimi kadar büyüktür Tanrı O yüzden göç eder durur hayaller bir yerden bir yere Hep aynı hayali kuranın vay ki haline Çölde anıran katırlara benzer Deryalardan bahsetmeye ne hacet Onlar da durmadan kusar kendi üstüne Gelelim fasulyenin faidelerine İki gün üst üste et yersen Tecrübe edersin şükür mahiyetinde Bu işlerin sabrı olmaz Maval anlatma bana dayı Ortaçağ lisanıyla boyayıp sıfatını Yutturmaya kalkma artık Adem ile Havvayı Tamam kabul uzaylıyız sonuçta Onu bunu boş ver de Karanlık Oksijen de yeni bulunmuş güya ...Y... |