Üç hakikat bir dua
İbrahimlere nemrut, her firavna bir musa
Ve ken’an da bir yılan zehrini kusa kusa Yakubun çanağında yusufu zehirledi Kaderin cilvesi ki, körocak kaldı musa Terakki i beşerde, artık zina’lar mübah Mabedlerin içinde, işleniyor her günah Kesafeti akilde, subh’u ati uçurum Dimağı akliyemde, zifirîdir her cenah Musa’sını arıyor, şimdi akvamı beşer Güneşe zulmet çalıp evreni kuşattı şer İman nurunda zeval, ümmetiz kaldı nebi Miadını tamamla, artık kurulsun mahşer Cehaletten yöneldik şeytan güzergahına Meşheri hakikatte, varsak karargahına Şu fani numuneler bizi aldattı rabbim Sıratta bizi yönelt nebi nazargahına Kesafeti akliye= aklın bir konuda yoğunlaşması Kesafeti akil = akil insanların bir konuda yoğunlaşması. Subh = sabah. Subh’u ati, gelecek ümidi, yarınların ümidi Meşher = sergi. Teşhir yeri Meşheri hakikat = mahşer karargahında toplanıldığı zaman, o büyük teşhirde hakikat anlaşılacaktır |