Makedon Sarısı
Piri Reis haritasını soldan aldım
Usulca açtım usumda Meridyenler Yıldızlar Adacıklar Büyük umman Sol köşeye damlamış mürekkep lekesi Sarıdan Yakın gözlük ölümcül zum ile Kaptana eşlik etti İndik sahile Çıkardım ayakkabıları Adımlarımda büyük İskender’in Kız kardeşine kalpten selamlar çiziyorum Karşıladı büyük şefin mihmandarı Süt Dut Bufalo kemiğinden tesbih Mevsimin en güzel çiçekleri Melekler saf saf İspanyol sömürgesinden bir şehir İnşa ediyorlar Şef üzgün Şef kırgın Şef’te Şeyh Bedrettin hüznü Sahil güzel Kumsalı sarı Sahil bin bir canlı için cennet bahçesi Döndüm baktım ayak ucu ile çizdiğim kalplere Seyre dalmışım Yunan’dan kalma Orta Makedon şehrini Evvel asırın başında Tenekeden bir kayıkla Galata’dan Ayrılan berber Dimitri ile çay içtim Gözlerinde Aya Yorgi mum ışıltısı Feri çökmüş Selamsız bir gün karanlığı Dönüp baktık beraber soldan Yeşil kentin Ali Neccar minarelerine Saydık bir bir soldan İki Kocaman iki Minare Şerefesi altın mermerden Bir çay da ben ısmarladım Muradiye’de 187 merdiven çıktık Ben de kalp ritmi Onda gül ağacından Baston yorgunluğu Birden Yelken sesi İrkildim Kaptan Monkado vira bismillah dedi Uyandım Uyandı yanımda İskender’in kız kardeşi Adı çok uzun Kısadan Makedon diyorum Sarısı çay deminde Makedon sarısı Uyandık Büyük şef göçeli 300 yıl olmuş Çadırından arta kalan kazıklarla Onuncu caddenin dört nolu binası Bütün heybeti ile selamlıyor Meleklerin kurduğu şehri Selam verdik Ağlamaklı saatlerimizin güleç Adamı Avukat Williams’a Rakamları seven beyaz sam amca Diyoruz Çin’den sinesine bol gelen insanlığı ile İki küçük kız çocuğuna babalık dersi veriyor Zekadan az özürlü küçüğü Büyüğe piyano öğretiyor Sol Sol Sol Takılıyor aklıma Soldan Yanık ve güleç türkülerim Mezarımı derin kazın bre Kadifeden gelin ile Piri Reis haritası Alaattin lambası gibi Üç kez üç şehre aldı götürdü beni Soldan Sol notası ile Yarenim oldu adı uzun Gözyaşı kezzaptan keskin Çayın demi kıvamında sarı Sarısı şehrin Sarısı yelkenin Sarısı haritanın Bir şef Bir kaptan Bir yakın gözlük Bir de Sarıdan kumsal Makedon sarısı… |
Dışarıdan bakıldığında, olabildiğince "barışçıl" bir serüvenin içindeyiz. Bu yolculukta çeşit çeşit mekanlarda mola veriyor, diinleniyor, öğreniyor, insanlar tanıyor ve yeyip içiyoruz. Ve nihayetinde, Makedon, (üzerinde kavdaların yapıldığı ve hala sürmekte olan) mekanına varıyoruz.
Evet, böyle soyut düşünüldüğünde oldukça sempatik, hatta romantik bir yolculuk bu; fakat o molalarda edinilen izlenimi, ustalıkla ve böyle müstesna kurgulamak, görselleştirmek, ve adeta, yaşanır kılmak, her kalemin başarabileceği bir yeti değildir., kanımca.
Gerçekten hayran olmamak mümkün değil, zengin imgelerin dokusuna ve özenle form edilen tasvirlerin su gibi akışına, yalınlığına...
Yine öğretici, yine felsefi ve yine hayatın içinden "sarı" karelerle başbaşa oldum ve kocaman bir şiirin zihne verdiği hazla, dönüyorum sayfadan.
Her daim kavi olsun kaleminiz, değerli Şair.
Baki teşekkürlerimle kutlarım eserinizi,
Çok saygı ve selam ile.