RENKLERİN ANASI
RENKLERİN ANASI
Seni sana nasıl anlatayım? Sen, Mezopotamya uygarlığı, Sen, yediveren güllerin eseri, Gökkuşağının al renkleri; Kesk û sor û zer demleri... Körpe bedenine bin yıl; Bin yıllar gidirilmiş, Acuze geçmiş yaşamın, Kolları arasında kendini aramış... Bütün renklerden arınmış, Kendi renginde kendini bulmuş... Gülüşü devrim yapmış anka kuşu! Seni sana nasıl anlatayım? Sen, dağların eteğinde asılı, Mor menekşe, tomurcuk. Salkım söğüt sümbül... Baharı müjdeleyen newruz Alanlarda eylem güzeli... Sen, ütopik kısır döngünün, Dar zihniyetini yırtmış, Kuralları, dayatmaları, Baskıcı toplumun erk zihniyetini, Alt üst etmiş zümrüd ü anka... Cesur duruşunu zerre bozmamış, Onurun, gururun yüz yılları arasında, Tarih kokan asaletin örneğisin sen... Seni sana nasıl anlatayım? Sen, içindeki yaraların üstüne, Yara sarıp, göz yaşlarına, Tebessümü giydirerek gülmüşsün!... Şimdi hangi acı seni yıldırır? Hangi yalnızlık seni korkutur?... Susma artık susma, haykır; İpek tenini yırtığın ateşten, Ateşten elbiseyi üzerine giyindiğin, Bu yirminci yüzyılı devir gülüşünle... Haydi Renklerin anası, Haydi, yırt at kalıp tutmuş, Kronikleşmiş bütün tapuları... (Ar)ın, zihnini bulandıran gericiliten. Kus içini yırtan yaraları, acıları... Haykır zalimlerin ihanetini, Kahkahalarınla bir çalım at, Şu yalancı dünyaya, Adın gibi renklensin yeryüzü, Rengin ile boyansın bütün dünya... Tarih: 13.07.2024 Derya Avşar |