ÖLÜM VUSLATIN YOLU
ÖLÜM: VUSLATIN YOLU
Ölüm, Bilirim, yoktur gün, saat, dakika, saniyen. Yoklar akıbetiyle süreriz ömrümüzü Bir anda gelip çatarsın kapımıza Ve çalmadan giresin sorgusuz sualsiz… Alıp götürürsün bütün fanileri bekaya birer birer Götürdüğün beni miyim yoksa bendeki beni mi? Bilirim sen de emir kulusun Ne diyebilirim ki… Ne teklifin vardır, ne de bir rican Emir yüce yerden der durursun Genç yaşlı demez, Mekân ve zaman işlemez sana, Ne eş tanırsın ne dost ne arkadaş… Ol deyince oldurandandır emir Biz de biliriz… Noksansız, zamansız ve mekânsız… Tutup yakamızdan alırsın bizden bizi Yaka paça götürürken gerçek sevgiliye, Nedendir bizim bu çekingenliğimiz, İsteksizliğimiz… Seven sevdiğine neden gitmek istemez ki? Tanışıklığımız olmasa da bilirim seni Benim de çıkacaksın karşıma bir gün Selam getirdim sana, diyeceksin… Ne bana soracaksın, ne de evladı ayalime Ne de bir tereddüt geçireceksin vazifende Alıp götüreceksin benden beni Ben beni bırakıp fenaya, geleceğim İster istemez ardından… Dünyada kalacak sadece necis bedenim Ardımda bırakacağım çaresiz bütün dünyalıklarımı Ben seninle baş başa yoldaş olacağız Sen ve ben yalnız çıkacağım yolculuğuma Geride kalacak sevdiklerim, sevenlerim Sevdalarım hüzünle bakacak ardımdan Sevmeyenlerim de olacak tabii Sevinecekler belki de gidişime Nereden bilecek ki ağyar Erişirim ben gerçek sevgiliye.. Sen, Vuslata açılan yolumsun ölüm… Bilirim her an çalabilirsin kapımı Belli ki gelmiştir çoktan haberin: En yakınlarımı alıp götürdün Ne anne baba ne kardeş bıraktın bana… Arkadaş, komşu, eş, dost… Birer birer katıverdin kervanına, Saçlarımı ağarttın, Dizlerim taşımakta zorlanır beni, Artık dünyayı sıksam suyunu çıkaramıyorum Belim bağırdağım tutmuyor artık Bir baston ayakta tutarken beni, yolumu şaşırıyorum Ben bile beni tanımıyorum bazen… Biliyorum ki haberindir bunlar Anlıyorum… Ama ne kadar hazırım, Bilmiyorum... Nedense çok nankörsün ölüm Kapında sıra beklerken birileri, Yolunu gözleyenler hasretini çekerken, Şuursuzca yaşayıp giden isteksiz yolcuların, Nice taze gençlerin, Yaka paça alıp götürüyorsun birer birer. Yaşın başın anlamı yok, diyorsun bu yolda Takdiri ilahidir bizim kaderimiz… Kader… Alnımıza yazılmış yazı Yazılan neyse odur olacak olan Doğumla başlayan bu tiyatroda Başrol oyuncusuyken bu senaryonun Son noktasıdır ölüm… Ölüm, Ne desem, ne söylesem bilmiyorum. En sevdiklerimi, yakınlarımı, eşimi dostumu Alıp götürdün birer birer Beni bana bırakman boşuna değil Bilirim ki banadır asıl haberin Anla diyorsun, Biliyorum… Hazırım… Hazırım hazır olmasına ama İnsanım… Dünya meşgalesi mani olurken bana Korkuyorum… Fikirsiz ve zikirsizlik girdabında yaşayıp Sen ben kavgasında sürerken ömrümü Bunca ihtarlara rağmen Son nefeste gaflette olmaktan korkuyorum. Umudum, arzum, hayalim; Dost, kardeş, yoldaşım olasın. İmanıma şahit, el ele kol kola güle oynaya Fenadan kurtarıp uçurasın bekaya beni. Niyetim hayır akıbetim de hayır olasın Vuslata kavuşturan yolum Gerçek sevgiliye kavuşturan Rehberim olasın Ölüm… 18.04.2024 |
Ama ölümün vuslatın yolu olduğu kişiye göre değişebilir
Kimilerine ebedi hasretin yolu olabilir
Demek ki Allah'a iman eden Mümin bir kul esas alınarak Bu şiir tanzim edilmiş
Tasavvuf erbabının önemle tefekkürü mevki emretmelerinde elbette binlerce Hikmet var
Böyle güzel bir hayıra vesile olmuşsunuz başarılar diler saygılar dilerim iyi akşamlar selamlar