Oysa SevgiNe çok sevdik, ne çok yandık, ne çok yıkıldık... Ne sevgiyi bulduk, ne vuslatı. Yaprak yaprak döküldük her mevsim. Yaprak yaprak sürüklendik hoyratça. Ne çok fırtınayla boğuştuk, ne çok. Ne seven ahdinde durdu, ne sevilen... Oysa aşk bir kördüğümdü Nebi’nin yüreğinde. Çözülmeyen, bitmeyen, her dem ilk günkü gibi taze kalan... Gülüşüne kurban olmak, bakışına şiir dizmek gibi bir şey... Kir tutmayan bir papatya yaprağı gibi bembeyaz... Billur akan bir nehir... Gecede gülümseyen Zühre yıldızı... Oysa aşk, ikiden bir olmaktır, birden hiçe talip olmaktır... Oysa aşk, "senden gayrısına, senden sonrasına, senden başkasına gözü kör etmektir... Bir olma mührünü vurmaktır, ecele kadar... Sevgi bir rızıktır. Rızıkların en güzelidir. Rızkın en güzeli sevgidir. Gönlü dokunan, yüreğe dokunan, bakışa, gülüşe dokunan... Rızkın en güzeli aşktır; söze dokunan, öze dokunan, hal ile görünen... Öyle ya, "gönlümün rızkı" diyordu Efendimiz, Hatice Validemize. Ben bu kalbe seni rızık bildim diyebilmek... Dedirtebilmek... Bu ne büyük zerafet, bu ne büyük incelik, bu ne güzel bir ifade... Cümlelerin şahıdır, kelimelerin sultanı, sevginin en yüce şekli... Şimdi soruyorum, hangi sevgileri rızık bildik? Hangi sevgilere kıymet verdik? "Bismillah" diyerek kalbimize buyur ettiğimiz, hangi sevgiler var? Dualarla koruduğumuz, aminlerle sakındığımız, sarıp bağrımıza bastığımız hangi sevgiler var? İki cihanda yar bildiğimiz, hep gönlümüzde, hep kalbimizde, hep içimizde var bildiğimiz hangi sevgiler var? Yok... Yok... Yok... Oysa sevgi kutsal bir duygudur... Sevmeli insan. Efendimiz gibi sevmeli. Sevdiğine İlk günkü gibi kördüğüm olmalı. Ellerini açıp her duasında "gönlünün rızkı için şükür etmeli... Sevmek böyle olmalı... Abdurrahman Tümer |