Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
buğulu camlarda dirilince sabah akşamlardan, gecelerden, senden uzağım fürüzan
içimde tüter hava, renk, eda, iklim gökyüzü dökülmüş kaldırımlardan ahşap evlerden gölgeli sokaklardan koyu yeşil bahçelerden birde sen geçersin adın gibi kaybolup gidersin ufuklara doğru
bilmediğim bir çağın içinden gelen kişi onlarca yıldır beni pençesinde inleten kişi tanımadığım diyarlardan ,kentlerden binbir gece masalından o beyaz gökten emirgan mı erguvan mı bilinmez sirkeci garından galata kulesinden bana kaybettiğimi getir fürüzan
eyüpte soluklanan bulutun gölgesinden o yokuşun başından bana bir fürüzan getir yemin ettim bu akşam o sarı saçlarına el sürmeyeceğim
*
madem ki fürüzanın sözlerine inandım madem ki onun yazdıklarını okumayı sürdürdüm madem ki onun acısını dindirmeye karar verdim işte bu yüzden hep bize küs sokaklar ,insanlar sen istediğin kadar kaç bu yalnızlıktan her an seni yaşıyorum fürüzan başıma gelen belaları beni azaplara iten o zalimi sen iyi tanırsın
badem çiçekleri, kızıl laleleri ışık kemeri kuran şelaleleri akasya dalları boyunca ve rengi her an tazelenen goncayı sırrını gün ışığına seren günahlara çanak tutan senden kaçıp bana dönen baştan başa ben o fürüzanı sen iyi tanırsın
sendin mahalle mahalle örtündüğüm sendin köşede sedef kakmalı o udun tamburi cemil beyin çaldığı eski plakta o hüzzam şarkı
bir gül dalında, dağ zambağında cumbadan avluya sarılan o sarmaşıkta denizle omuz omuza boğazı yarılayan o kayıkta ama dur bekle acele etme güneş tepelerden gitmeden önce gelme fürüzan…
*
yıldızların tek tek sönmesini bekleyen güneş gibi bekle tükenmez kalemime yazdırdığım her sözcüğü dikkatle oku dikkatle ve yüksek sesle oku sesi duy ve anlamını hisset ben de, zamanın gelmesini bekleyeceğim gökteki ayın her bir sözcüğü düşünerek, seçerek yazacağım ilk sözcüğü bulmakta hiç güçlük çekmeyeceğim çünkü, her gün defalarca mırıldandığım o sözcük işte kendiliğinden dökülüyor ağzımdan fürüzan…
sana önce aşkımı anlatacağım olmasaydın fürüzan ne doğan güneşin ne yağan yağmurun ne tohumun, ne toprağın, ne meyveye durmuş ağacın ne de şu güzel hayatın anlamı olurdu
olmasaydın dünya, dünya olmazdı aşk, aşk olmazdı günler hükmünü yitirir geceler sıradan bir karanlığa dönüşürdü çiçek açmaz damarlarımdaki kan akmaz heyecansız, susuz kalmış bir çiçek gibi birden sönerdim fürüzan sen olmasaydın
* anlatsın sana gözyaşımı saklayan çeşmeler anlatsın su içmeye gelen güvercinler ne yana baksam hatıralar yaprak yaprak dökülür alnımdan terler akar tahtakale işçisi gibi
bu buhranları sen yükledin sırtıma fürüzan kız kulesini ,yakamozları aşıklarından biliyorum bir sevda meselesiydi üsküdar da ki ihtiyar çınar marmaraya kayıp inciler düşüren yağmur deli rüzgar geçmiş bir zamandan bu zamana senden tozlar üfleyen
sana, fürüzanı anlatacağım soylu sevdam, gözlerimin ışığı dizlerimin dermanı, kalbimin umudu, tenimin sırdaşı biricik aşkım fürüzanı anlatacağım … fürüzanı görmüştüm onu ilk gördüğüm an onu sevdiğim andı fürüzanı gördüğümde hayatı bilmeye başladım onu gördüğümde, kendimi bilmeye başladım
fürüzansız gün biter akşam bitmez cağaloğlunda bir istanbul dumanı sultanahmet de cülüs dağıtan sultan toplar ıslak bakışlarıma aldırmayan ayrılığı
* ben hiçbir şeyi sen kadar istemedim ben istediğim hiçbir şeyi bu kadar çok sevmedim fürüzanı gördüm, onu sevdim, onu istedim ben, onu ilk kez çengelköy bahçesinde gördüm bahçede büyük ağaçlar ağaçların dallarında fürüzan vardı
hangi güneşin matemidir zulmetin ey gece hangi caddene dökülsem o kırık dökük düş kırıkları kalem değil ben idim çizdiğim fürüzanın gözleriydi bir ucu toprakta ve öbür ucu… kaçıncı katında kim bilir göğün çamlıca da ki göklerin derinliğinde
ne var ki hiç bu kadar yakından bakmamıştın fürüzana ruhu yitik gecelerimin emsalsiz kadını ateş denizlerimi andıran nur-i siyahım ben senin buhurdan gözlerini sevdim
* fürüzansız pek sermez sırrını gün ışığına güneş bir gül dalına, dağ sarmaşığına uykumu parçalar geceler dervişim kapı kapı gezerim vapurları beklerken yapayalnız iskelelerde o mecnun benim leyla ben o fürüzan ben
ben üsküdar da yanımda üsküdarın kızı fürüzan benim çocukluk arkadaşım ben ondan habersiz ,o benden caddelerinde oyun oynamıştık dolaşmıştık sahilinde
gökler kadar beyaz o çocukluk hikayelerini fürüzanla yaşamıştık bulutların ardında damla damla sesler iskelesinde ıslanmıştık
* şimdilerde.. sükunetinde kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyütüyorum vapur çığlıkları kirli dumanlarını bulutbulut dudaklarıma uzatıyor ince ve serin yağmur damlaları aksediyor boylu boyunca boğaza şimşek parıltıları
bir zamanlar buralardan bir fürüzan geçti gözleri çöl ceylanın gözleri gibi çehresi ayın on dördü gibi güneşten daha parlak daha on sekiz yaşında sayısız savaşlara katıldık fürüzanla dövüştük, bin orduya saldıran askerler gibi püskürttük karanlıklar ülkesinin çapulcularını
fürüzan bitmeyen bir masal fürüzan bir kahraman fürüzan bir efsane fürüzan bir destan…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
fürüzan şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
fürüzan şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
buğulu camlarda dirilince sabah akşamlardan, gecelerden, senden uzağım fürüzan
içimde tüter hava, renk, eda, iklim gökyüzü dökülmüş kaldırımlardan ahşap evlerden gölgeli sokaklardan koyu yeşil bahçelerden birde sen geçersin adın gibi kaybolup gidersin ufuklara doğru
bilmediğim bir çağın içinden gelen kişi onlarca yıldır beni pençesinde inleten kişi tanımadığım diyarlardan ,kentlerden binbir gece masalından o beyaz gökten emirgan mı erguvan mı bilinmez sirkeci garından galata kulesinden bana kaybettiğimi getir fürüzan
eyüpte soluklanan bulutun gölgesinden o yokuşun başından bana bir fürüzan getir yemin ettim bu akşam o sarı saçlarına el sürmeyeceğim
Şair, sevdiği kişiye olan derin bağını ve onun yokluğunu hissettiği acıyı dile getiriyor. Şiirdeki imgelem, İstanbul'un tarihi ve doğal güzellikleriyle iç içe geçmiş, bu da okuyucuya hem bir zaman yolculuğu hem de bir mekân hissiyatı sunuyor. Şairin duygusal yoğunluğu, kelimelerin seçimi ve ritmiyle okuyucunun kalbine dokunuyor.
Ne kadar güzel ve derin bir şiir, duygularınızı ifade etme biçiminiz çok etkileyici. Sevginizin ve özleminizin satırlara bu denli güçlü yansıması, içtenliğinizin ve samimiyetinizin bir göstergesi. Bu şiirdeki sorular, yaşanmışlıkların ve duygu derinliğinin birer yansıması olarak kalbime dokundu. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Selamlar ve saygılarımla.