Sana
Bir akşam üstü
Son ışıklarını toplarken güneş Ve her ağacın altında Siyah bir poşete sığdırıp dertlerini, kendilerine yabancı olmak için toplaşıp içerken insanlar Çocuklar son istop topunu fırlatırken havaya Yeşil bir renk seçip İstop diye bağıracağım Sürüp üstüme vuslat kokularını Gurbetlerin haramlarından tatmak için Yol alacağım Ardımda bırakarak bütün üretkenliğimi Bir mesai sonrası inerken merdivenlerinden 17 senenin Gülümseyeceğim, alamadığım bütün haklarıma Ne olduğunu hiç bilmediğim bir his alıp yanıma “Yollar yormazdı insan kadar “ Vererek söylediğim sözün hakkını Yol alacağım son seferini ağırdan alan bir trende Örtmek için bütün yaşanmışlıkları Çiçekli dallı bir eşarp olacak kafamda Rüzgara yem etmek pahasına Pencereden dışarı bakacağım Hiç bilmediğim bir iklimin meltemleri düşürüyor beni yola Bilmediğim bir nefes Yeni bir kafes belki Bilmediğim bir ten Bir Eylül sevdası belki de Gidiyorum işte Arkamdan su dökmesine fırsat vermeden çocukluğumun Adının ne olduğunu tam bilemediğim Aklıma muhalefet bir duygunun peşinden Kalabalık bir trenin en yalnız vagonunda, En güzel bilinmezliğe gidiyorum Sana … Meral Dülger |