UmutŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ne güzeldir Anadolu’m insanlıkla yoğrulmuş geçmişiyle....
Masum çığlık şiiriyle bu dizelerin yazılmasına öncülük eden Derya da bir zerre Kardeşime teşekkürlerimle 22 Ekim 2019 Salı BAHE BİNEBİL’İN HİKAYESİ Mardin’in 14 km uzaklıktaki Bine-bil köyünde, Vedia ve tren istasyonunda hamallık yapan Hanna Süryani çiftinin 1928 doğumlu çocuğudur Circis Kaplan. Annesi Circis’e “Bahe” lakabını takar. Mardinliler de Süryanice bülbül manasına gelen ve doğduğu köyün ismi olan “Binebil” lakabını eklerler. Böylece “Bahe Binebil” olarak bilinir. Bahe’nin ailesinin durumu pek iyi olmasa da ilk yıllarında ailesi tarafından sevilir. Özellikle ablaları tarafından sevilir. Bir buçuk yaşındayken annesi onu bir kuyunun yanındaki yatağa yatırır. Uyurken yanına yanaşan horozun saldırısına uğrar. Çığlığına annesi yetişir. Yüzü gözü yara bere içinde kalır. Kalıcı izler bırakır bu olay. Dört yaşına kadar pek bir şey belli etmez ancak daha sonra zihinsel olarak da izler kaldığı ortaya çıkar. Çocuk gibi kalır; saf kalır. Konuşma ve anlama güçlüğü çeker yaşadıklarından dolayı. Altı yaşında babasını kaybeder ve annesi çaresiz kalır. Anne Vedia, baba evine dönmek ister ama Bahe’yi götüremeyeceğini bilir. Bahe’yi manastıra bırakır. Annesi son defa sarılır ve “biz geleceğiz” der. Kapıya kadar tekrar eder: “Biz geleceğiz Bahe”. Kız kardeşi; “hem çocuk hem de saf biriydi ve onu manastıra bıraktı. Manastır onun hem annesi hem de babası oldu” diyor. Manastırda çobanlık, bahçıvanlık gibi çeşitli işlerde çalışır. Manastırın kapısı her açıldığında koşar, ilk o açar. Uzun yıllar manastırda kalır. Manastırdakiler de ona alışır. “Bahe amca bu manastırın bir taşı haline geldi. Allah etmesin Bahe amca ölürse manastırda bir taş eksilecek” diyecek kadar çok alışmışlardır. Ama Bahe hep annesini bekler, annesinin öğrettiği Arapça’yı konuşur. Yaklaşık 70 yıl manastırda kalmasına rağmen Süryanice konuşamaz. Annesinin öğrettiği dili bilir ve annesinin yolunu gözler. Çocuk gibi kalır, hep annesinin geleceğine inanır. Mardin Kırklar Kilisesi başpapazı Gabriel Akyüz, “Annesi 6 yaşında iken kendisini Delrulzafaran Manastırı’na bırakıp gitti. Bugün, yani 76 yaşına bastığı bugünlerde bile annesini bekliyordu.“ Tam 70 yıl annesini bekler. Kalbi dayanamaz ve 2014 yılında Deyrulzafaran’da; bir taş eksik kalır. Fotoğraf 2010 Deyrulzafaran Mardin.... Bahe-bil Bir yaradılışın Bir varoluşun Bir bekleyişin Ve bir anne ile Oğulun hikâyesidir Mezopotamya’nın bu makûs kaderi …. Mardin Bine-bil köyü Vedia ve Hanna Süryanilik alınlarında yazı Azları çoklarıyla En çok da çocuklarıyla Tutunmuşlar yaşamak kavgasına Neşe kaynağı Son çocuk Babası Hanna “Bahe “ demiş annesi Köylüleri “Bahe binebil” Bahe bülbül demekmiş Süryanice Kendi seyrinde sürerken hayat Fıtratında bir fırtına Dökmüş marifetini ortaya Gagasında kan izleri Bir ömre mührünü vurup Kanat çırpmış bir horoz Bir kuyu başında Yarınına yar olmuş Bahe’cik .., O gece saflığın O gece masumiyetin mührü vurulmuş Bahe’nin ömür teskeresine Çok düşünüp iyi anlayamaz Kendi yasasından başka Yasaya uymazmış Bahe’cik Aklını zay yazsa da kaderin kalemi Safça ve masumca O kendince resmedermiş âlemi… Altı yaşındadır Bahe Babası bir mevsim göçüne takılıp gitmiştir Vedia çaresiz Vedia kimsesiz Bahe karabulut Vedia’nın göğünde Bahe titrek bir acı Vedia’nın göğsünde Çıkar yol Aklı noksan Bahe den kurtulmak Acıların sınırında bir manastır kapısı Son kez doya doya sarılıp Doya doya öpüp koklar Bahe’yi Vedia Ve son mirasını bırakır Bahe’nin kulaklarına “Şimdi gidiyorum ama sonra döneceğim annem” Etrafı dört duvar Karanlıklar daha zalim Kıt aklının bir köşesinde Hep annesinin saçlarını okşar Her daim kendi yasasına uyar Her an duymak istediğini duyarmış Bahe’cik Zaman zuhur Kıt kanaat uymuş ortama Bahe Günler geceleri Geceler yıldız ve ayı kovalamış Kar yağmış kapı çalmış Bahe kapıya koşmuş Kimseyi üzmemiş Kırmamış kimseyi Yağmur yağmış Güneş doğmuş Bahe kapıya koşmuş Hep koşmuş kapıya Bahe Altı yaşında manastırlı olup Her defasında boynu bükük dönse de Asla vazgeçmemiş Her çaldığında Kapıya koşmaktan Bahe Ve ben Seksen den altıyı çıkarıp Umudun adını Bahe bine-bil Bekleyişin adını anne koyup Koyu kahve gözlerinden öptüm Bahe’yi Bilemedim ki Çocuksuz anne mi olmak Yoksa annesiz çocuk mu? “Şimdi gidiyorum ama sonra döneceğim annem” Umudun adı Anne ise gerisi hikaye… |
Çaresiz olmak ve kalmak ortasında kalabalık
bir dünyanın karanlığında...Bahe olmak mı
annesi olmak mı söylesene şair yüreğim
hangisi daha şanslı!!...
Yüreğine sağlık abim.
Selam ve muhabbetle.