9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1359
Okunma

Karanlık bir sokağın çıkmazındayım şimdi
Bir körebe oyunundan geriye kalan
Yalnızlığın sen halini topluyorum gözyaşlarımdan
Ellerim kanıyor dolu dizgin
Adın gelip dururken dilimin ucuna
Kilit vuruluyor dudaklarımın ağıdına
Konuşamıyorum
Ömrümün gardiyanı
Söyle
Sesime ipotek mi koydun da haykıramadım
Kaldırımlardan toplarken gölgeleri
Her gelip geçene sen diye bakıyorum
Nevrim dönüyor
Kendimi vurmaya çalışıyorum
Iskalıyorum
Lanet ediyorum kahır dolu sabahlara
Şafağı alıp kafese kapatıyor
Güneşe bir çelme takıp, düşürüyorum yüzükoyun
Gündüzlerin karartma saatlerinde
Durup durup seni hatırlıyorum
Darlanıyor içim
Soluklanamıyorum
Küllerinden doğan bir Anka misali
Doğrulmak istedikçe ocağında
Alevler kaplamış tüm yolları
Doğamıyorum
Eşkiya tutmuş caddeleri, sokakları
Bir siren sesi yankılanıyor kulaklarımda
Depremler oluyor beynimin tüm hücrelerinde
Bir yumruk gelip tıkanıyor boğazıma
Yutkunamıyorum
Hadi, beni bir zindana kapa
Prangalar vur ayaklarımın en sağlam duruşuna
Bensizliği rehin alsın duyguların
Sensizlik kanyonunda kendimi arıyorum
Bulamıyorum
Yüreğimde çoğul bir yalnızlık yankılanırken
Son vapur da uzaklaşıyor limandan
Kalanlara inat çığlık çığlığa
Susuyorum
Kaybettim aklımı
Akılsızlığın en koyu anında
Oysa
Deli dolu yaşamıştık biz bu aşkı
İnatla
Bir kibrit çaktım hayatımın orta yerine
Ve...
Vebalim kaldı boynunda
Ölüyorum
Eylül GÖKDEMİR/06.10.2008