Ge-Cenin İsyanı…İşte Hep istediğiniz; Bitişiyle kekre bir yaşamın Can veriyor sefil ellerinizde bir *şiir daha… . . . Masumiyetleri yağmalanmış çocukların yüzlerindeki makyajlara gizlendi Yalarcasına öpülmüş resimlerine veyahut Masa altındaki röntgenci gözlerine belki bazen, arabesk çalan paydos zillerinin… Ne fark ederdi sanki? Değil miydi *ki o lanet oburun adı İnsan Yaratmalıydı Bu yüzden mutlak amacına hizmet edecek bir Tanrı Her hazımsızlık ertesi Avuç avuç yakarmalıydı sonra yarattığına şükürler dolusu Yağmur yağacak birazdan… Ve Damla damla düşüyorken de kalemimden bu mısralar Süzülür gider mi enginlere? Tüm bu it salyaları Şehrim rögarlarından Diner mi ruhumdaki isyan *mızrak uçlarına takılmışken iki yüzlülük? İki Emeviye yandaş Deviriyorken keyifle kahpe bir Abbasi yetmiş beşliği Huzur bulur mu *öğle salalarıyla erkekliğim? Son bulur mu *feodal yalnızlığım? Başkası olamama lanetiyle döllediğinde Yezidi bir dilberin kadınlığını Ne çok ayıplarlarmış meğer beni Tüm komşularım… Yol yordam bilmezliğinde sevişlerimin Kulakta kabartırlarmış fakat zevk iniltilerime Uçurumlandığım *her kayboluş sessizliğim Şehvetle tomurcuklarmış *her birinin kuraklığına En kallavi yaşları Rutin tekrarlarla devam ediyorken kopya hayatları Hatırlatmamalı mıydım? Ruhlarındaki Müteşair sinsi adımları Biraz bakır… Biraz çinko… Biraz tunç… Her birinden Biraz Bulaşmış özüme Zenci bir köle kadar masumdur bu yüzden kokuşmuşluğum Söz ve sese duyarsız olsa da bakir topraklarım Yalar tendeki tuzu o topraklara kefen(ler) diken Açgözlü fasoncularım “Nasılsa Unutulur” demiş ya şair… “Aslında *güneye battığı *güneşin” unutulur… Çatal diliyle hayli *edepsiz bir *sürüngene İşte Bu yüzden işbirlikçidir Bir gayret yaşama devinen kasıklarım… (Yıldıray Kızıltan) |
Kül rengi bir umutsuzluğun içinden
Bitişin soğuk nefesinde.
Masumiyet çalınmış çocukların yüzlerindeki makyaj
Yalancı öpücükler ve röntgenci bakışlar
Arabesk nağmeleriyle kapanıyor bir dünyaya
Yağmur yağacak birazdan...
Ve damla damla düşecek bu mısralar kalemden.
Enginlere süzülecek, şehrin rögarlarından yükselen pis kokularla birlikte.
''Diner mi ruhumdaki isyan, mızrak uçlarına takılmışken ikiyüzlülük?''
"Nasıl olsa unutulur," demiş şair,
Güneş batar ve karanlık çöker.
Edepsiz bir sürüngen gibi,
Hayatta kalmak için çabalar insan
İşbirlikçisi bu karanlık hengamelerin içinde.
modern yaşamın karanlık ve yozlaşmış yönleri,
Masumiyetin kaybolması, ikiyüzlülük, açgözlülük, yalnızlık ve yabancılaşma gibi temalarla Şair, toplumdaki ahlaki çöküşü ve bireyin bu çöküş içindeki yerini sorguluyor bu nadide çalışmasında.
Yıldıray'ca bir pencereden seyrettiriyor
bu kaotik ve karmaşık dünyanın atmosferini
seni okumak çok büyük keyif üstadım.
en içten tebrikler, sevgiler selamlar.