BİR ESKİ ZAMANDI
Bir eski zamanın öyküsüydü Kerem’in Aslı’sına olan sevdası,
Gökyüzüne yükselen bir ateş gibi yandığı, gönül aşkının coşkusuyla. Karanlık gecelerin kucağında buluşurlardı, yıldızlar şahit, Aşıkların ruhları arasında sürüklenen bir nehir gibi akardı zaman. Aslı’nın gözlerinde yanan o derin ışık, Kerem’i büyülerdi, Güneşin doğuşunu kıskandıracak kadar parlak, sevgi dolu bir bakışla. Gizemli bir mistik rüzgar eserdi, aşkın melodisiyle dans ederdi yapraklar, Kerem’in kalbi çırpınır, Aslı’nın adını her esintide fısıldardı. Birbirlerine sarılırlardı, ruhlarının dokunuşuyla birleşen bedenler, Zamanın durduğu o anlarda, sonsuza dek sürecek gibi hissederlerdi. Aşkları, mevsimlerin değişkenliğine meydan okurdu, Kışın soğuğunda dahi yüreklerinin sıcağını hissederlerdi. Gecenin sessizliğinde, yıldızların altında yemin ederlerdi birbirlerine, Ebedi bir aşkın teminatıydı bu yemin, hiç solmayacak bir çiçek gibi. Kerem’in Aslı’sına olan sevdası, tıpkı bir masalın kahramanları gibi, Gönüllerinde yaşayan bir efsane haline gelmişti, aşkın sonsuzluğuyla. |