AŞK İSTASYONU!
Dün, içim burkuldu...
Uğurlarken seni, hayat İstasyonundan, sevda yolculuğuna... Birden o, eski anılar canlandı gözümün önünde... O, neşeli... O, kıpır kipir halin yok olmuş... O, umut dolu ve kendinden emin halin ise kaybolmuş... Şimdi ise... Çaresizlikten dolan, umutsuz bakan gözlerini... Hayel kırıklığından tutulan o. tatlı dilini... Dertlerden bükülen belini... Sevda’nın önünde eğilen boynumu görünce... O an, çok üzüldüm... Hele o, elindeki, adlarımızın baş harflerinin işlediğin kar beyaz mendili... Benim, saçlarına taktığım, Beyaz renkli gülleri görünce... O, kuğu gibi, narin boynuna astığın, kalpli gümüş kolyen ile, bana gülümseyip... Bana sevgiyle uzattığın pamuk elini... Tutarken hissettiğim heyecanı... Beyaz aşk gülü solmadan! Kar beyazı aşk bağı kar beyazı Mendil sararmadan! Gümüş kolyenin büyüsü, bozulmadan! Aşkın sevgisinin sıcaklığı, soğumadan! Aşka zaman koymadan.... Sana hemen döneceğim... Sakın üzülme, demiştim ya! İşte o gün,, bu gündür... Her rüyamda sen! Ellerimde, emanetlerim! Gözlerimde hüzün, ve göz yaşı... Toz pembe kurduğum hayallerim! Tükenmeyen ümitlerim! Bitmeyen düşlerime... Adını senin sevginden alan, Sevda İstasyonundayıml Sevdandan, yarım kalmış aklım sende! Bakışlarım sevgi vagonlarin da... Hani zaman vermeden! Kendimi toplar toplamaz, gelirim, demistin ya! İşte o yüzden ben! Büyük bir zevkle, üşenmeden... Her akşam, Sevda istasyonununda, yolunu bekliyorum! Bütün gelen aşk trenlerine heyacanla bakmaktayım! Dinçer Dayı |