Muhterem Şükrü Bey, kıymetli Dostum. Değerli yorumunuza, kuymetli duygu ve düşüncelerinize, gönlümüzü fetheden hayır duâlarınıza sonsuz teşekkür ediyor, gözlerinizden öpüyorum. Genel değerlendirmeniz her ne kadar doğru olsa da; bu sayfalarda nelerle karşılaştığımızı yazmayı zait buluyor, sonucun dediğiniz gibi olmasını ummak istiyorum. Ancak düşünüyorum; Ülkemizde bu konuları test edebilecek bir Kültür Bakanlığı, edebi konuları yoklayacak bir Genel Müdürlük ve ona bağlı Kültür Müdürlükleri var mıdır? Bunların tümü maalesef birer birer yok edilmiş, Osmanlı'nın son zamanlarında dahi yaşayabilen kültür hayatımız devletimizin yüzüncü yılının bitiminde dahi dumûra uğratılmıştır. Velhasıl Türkiye ve devleti bugün her konuda fiyaskolarda boğulmuş bir haldedir. Güzel sanatlarımızın her alında da bu aynen bu durumdadır. Artık bahtımızın bu karasını silip yeniden temiz bir baht çizecek insanlar aramaya başladık. Ancak buna dahi fırsat ve imkânlar elimizden alınmıştır. Paralelcilerden alınan imkân ve yardımlarla içimizde yeniden öyle bir paralel yapı oluşturdular ki; Ordu'dan adâlete, her konuda iki dudak arasında buluşan bir paralelin esiriyiz. Rab'bimizden imdat diliyor, hâlimizi O'na arzediyoruz. Sağlık duâlarımla, selamlarımla, Allah'a emanet kalın. (Aksakal)

Kıymetli yorum, duygu ve düşüncelerinize, iç açıcı duâlarınıza çok teşekkür ediyorum Muhterem ÇUHADAR. Rab'bim ömür bereketi, tükenmez bir gönül esintisi versin, hiç bir yer ve konuda mahçubiyete düşürmesin. Sağlık duâlarımla, selamlarımla gözlerinizden öpüyorum. Allah'a emanet kalın. (Aksakal)

Teşekkürler Nejat Hocam, tabii ki öyle. Anlaşılamayan bir âşık görüntüsü çiziliyor, şiirin hikâyesi bunun üzerine bina ediliyor. ve son kıtada sevdânın asıl anlamına vurgu yapılıyor:
Sevdâ bir oyun değil, okyanustur gönülde,
En kutlu armağanı kula yüce Mevlâ’nın.
Bazan bir papatyada, bazan bir demet gülde,
Aç efendim, aç artık sözlüğünü sevdânın.
Selamlarımla Allah'a emanet kalın. (Aksakal)