Ah Leyli Düşerken Tutunur İnsan
Ah Leyli
gün kurusu serinliğinde bir mezar taşı vefasıyla beklerken seni bu yağmurlar gider bu rüzgar, eflatun ve eylül bu güz de ölür Ah Leyli bu yalnızlık çift kişilik değildir bu kadifeler bu inat... ve kış geçer, yaşamın en ıslak yerinden adına şiir yazılmamış çiçekler solar suyun şefkati sel olana kadardır… Ah Leyli yüzünde üşüyen güneş lekesi derledim güzel sözler yırtılmış cümlelerden ay ışığı, gök mavisi, kuş sesi... birde bir yorgunluk belirtisi âmâ gözlerinde mesafelerden Ah Leyli bir acı ıstırap bir ince düğüm boyamış saçlarını ıssızlığın rengine gün eskir, gece ağlar acılarsa kördüğüm müphemlere dökülen hıçkırığın rengi ne? Ah Leyli düşerken tutunur insan müsrif bakışların uğradığı gonca güller incinir düzeltsen kırılır, bıraksan eğri kalır... dönsen ellerinde eksilmez hüznüm yokluğun ömrüme sonbahar olur Ah Leyli seni sürgün tadında sevdim öyküm şefkatinde acını taşır... umudumu vurunca yoruldum demelerden ve bir gün taşacak içimdeki sır hasretinin kıskacı sol yanımdan ısırır … |
Selâmlar