BİR PSİKOZUN DEFTERİ
Hafif yağmurlu hava, saat gecenin dördü
Aynadaki yabancı sefil hâlimi gördü Boyu bir doksan kadar, yaşı en az elliydi Canıma susadığı gözlerinden belliydi Yatağımdan fırlayıp daha etmeden aman Bir çığlıkla değişip meçhule aktı zaman Önce bir baş dönmesi, sonrasında bayıldım Bu defa gitmediğim bir âlemde ayıldım Burası da neresi ? Soğuktu, üşüyordum... Uçsuz bir uçurumdan son sürat düşüyordum Gözlerim korku ile arıyorken zemini Hatırladım bozduğum o mukaddes yemini Nasıl da unuturum, söz vermiştim Tanrı’ya Hani aldanmak yoktu artık hiçbir sanrıya ? Ey peşimdeki sûret, sana da bir sorum var Fakat beni mâzur gör, aklım ile zorum var... Ben deli değil miyim, söyle eğip bükmeden ! Yoksa günahlarım mı irâdeme hükmeden ? Zihnimdeki bu illet bütün varımı aldı Artık yaşamak için hangi sebebim kaldı ? Bir kurşun lazım bana ve biraz da cesâret Nihayet son bulacak yirmi yıllık esâret ! Kahrolası tetiğe basmak ne de kolaymış Keşke şimdiki aklım yıllar evvel olaymış... Bağışla beni yâ Rab, büyükse de ayıbım Ben ki bende değilim, ben ki bende kayıbım... Şükürler olsun sana lütfettin de ’’delirdim’’ Bu vebâlin hakkından başka nasıl gelirdim ? Ya siz cenâzemdeki ikiyüzlü o piçler ? Hepinizin de hâli içler acısı, içler... Ölümlü bir hayata nice hayal dizdiniz Asıl deli ben değil ne yazık ki sizdiniz ! |