Babam
Mezarının başında sessiz ve yalnız,
Toprağın soğukluğunda yüreğim yanar. On yıldır uzak, On yıldır hasret, Babam, Seni kaybetmek böyle mi olur? Hastane morgunda cansız bedenin, Yıkarken ellerim, yüreğim dağlanır. Kefen beyaz, ama yüreğim karanlık, Pişmanlıklar ciğerime hançer gibi saplanır. Sana anlatamadığım tüm kelimeler, Şimdi gözlerim yaş, dudaklarım sessiz. Birlikte geçirdiğimiz günler anılar, Hepsi birer hayal, hepsi artık geçmiş. Küçük bir çocukken elini tutardım, Büyüdüm, uzaklaştım, ayrılığa düştüm. Sana söylemek istediğim her şey, Artık toprağın altında, Mezarın başında, Babam bu dünyadan çok erken göçtün. Hasretinle yanarken pişmanlık dolu, Her an hasretin içimde büyür. Sana olan sevgim, saygım, minnetim, Geç kaldım baba, Af edilir mi bu oğul? Toprağa verirken seni, Varlığımın nedeni, Son kez bakıştık, Bir daha göremeyeceğim seni, öyle mi? Kan çanağı gözlerim durmadan ağlar, Yokluğunun acısı ciğerimi dağlar. Babam, Seni kaybetmek böyle mi olur? |
Babasını kaybetmiş biri olarak o acıyı ve baba kaybının ne demek olduğunu iyi bilirim. Babası ölen bir insan gövdesi yara almış bir ağaca dönüyor.
Kurumuyor ama eski düzen de olmuyor.
Sonsuz saygılarımla başsağlığı diliyor sağlıcakla kalın üstadım
Selamlar.