DUVARDAKİ SESLENİŞLERŞiirin hikayesini görmek için tıklayın * Katlanacağım bu acımasız özlemlere *
* Oluk oluk kanasa da yürek yaralarım * * Umutsuzluk düşmeyecek senli düşlere * * Bir gün güneş doğacak sabahlarıma * Çok şey söylenecek Duyarsa yüreğin Ruhumdaki seslenişleri kim anlayabilir ? Uzun bir zamandı karanlıklara teslim oluşum Dünyamdaki güneşin batışı gibi Duvardaki seslenişlerin Yüreğinde farklı bir zaman var Hüzün seslenişleri kalbin duyabilirse Bu benim dünyamın anlaşılmayan hikayesi Güneşi istiyoruz rüyada Aşkımı, ümidimi, canımı böldüğünde Taş duvarlar anlamak istemiyor acılarımı Özlemlerim dağları aşıyordu Hüznüm yedi kat göğe çıkıyordu gittin diye Ve yüreğim şarkı söylüyor Yüreğim alıştı bu şarkılara, sarhoş yüreğim Özlüyorum Büyüyor içimde yokluğun Günden güne Yok oluyor benliğim Öğret bana Bir hasret nasıl saklanır Öğret bana artık dayanılmaz özlemlerim Nasıl susar ruhumun derinliklerinde Bilemezdim senden önce bu acıları Öyleyse öğret bana , boğulmamayı, ağlamamayı Öğret bana kalbim nasıl sükun bulur Gözlerimde gözyaşların Gitmek istiyorum ellerini de alıp yanıma Çöllere atmak istiyorum bedenimi Dindirmek istiyorum ruhumu çöl yağmurlarıyla Mutluluğumdun kapımı çaldığında Kim çaldı mutluluğumu, kim ? Sen baharım, var olmadan önceki baharımsın Günümün doğuşu, ay’ımın denizde yakamozu Şimdi coşuyor içimin feryadı Şiire dönüyor gözyaşlarım Konuşamıyorum... söylemiyor dilim sana bakıp Olaylara bir şey demiyor dilim ... Mahkumlara Sessiz sorgularda benim kalbim Katiller geziyor sokaklarda Bin yüzlü iblisler saldırıyor Sessiz sorguluyor kendi kendime Sorular içinde kafamı toplayamıyorum Tek bir şeydir bildiğim Siyah gözlerinde yitip gittiğim Düş vakitlerine teslim olmuş yüreğimle Kuşlar terkediyor hicranıma dayanamaz halde Pencerem sessizleşti ; ötmüyor teselli verenler, neden ? Ey en güzel hazan gözlüm Ben bu kararlardan anlamaz duygulardayım Güneş’im, parlak ay’ım Seccademin sebebi, ruhumdaki En büyük aşk... Rabb ! Bu vatan benim mi ? yalan, dolan Yüzsüzlük dolu olan Utanıyorum... nasıl yaşanır, nasıl ? Hala bitiremedi gözyaşlarımı Bedelini alamadı, yalancı yüzsüzler ! Neyi mutlu etmek, nedeni, niçin ? Ama tek derdi yalnız kalmamı istiyor Sonbahardaki kuru, yapraksız dallar gibi Acıların, pınarların gözünden aktığı gibi Şiirler doğar mı ? Şairler ağlar mı ? Bu acılarla boğuşan Yoksa yalnız ben miyim ? Gözleri hiç gülmeyen Şimdi diyorum ; Ebu Leheb’in izni yok ! Taze filizleri soldurmada üstüne yok ! Hiç bir sorularımız cevaplanamaz Ebu Leheb’in haberi olmadan Zindan kapıları açılamaz Vakti gelmiş olsa da Ebu Leheb’in emri olmadan ! Siyah bir gülü müydü Tutuşturmak yakmak Tek karar... zafer ! Yalancı kalemlerdeki karar Şimdi rahat mı vicdanın Uyuyor musun yatağında rahat ! Sabahına uyanıyor musun mutlu Bin yüzlü iblis ! Utancını ne siler tarihten ? Şiirim soruyor... ağlıyor kalemim Aldılar seni benden Dilimden şen şarkıların yerine Hüznün feryatlarını bıraktılar ! Yazmanı ve okulunu aldılar Çocukluğunu, hayallerimizi Seni bekleyecek çocukların Ey asil öğretmen ! seni soracak Kurusun ! sana bu kararı yazan Ebu Leheb’in eli ! Günay Koçak 19. 05. 2024 |