Kıpırtı
Yonca yapraklarındaki yağmur damlaları gibi insan
Işıltılı ve ömürlü… Ve vakti dar! Bak gökyüzü nasıl ağlamaklı? Nasıl da manidar! Evet, bize sevmeyi öğretemeyenler, suçlular… Bize gerçeği söyleyemeyenler! Yeryüzü sancılı Hebe gelmiş işittim, toprak gebe olmalı… Tez tarafından becerikli bir ebe bulmalı! Asıl şimdi kök salacak Paraşütten tohumlarıyla toprağa, rüzgarların savurduğu İpek kanatlı, karahindibalar! Tanrıcılık oynarken, iki ayaklı, sahte Tanrılar. … Köşe başında Ayaklarında naylon çizmeler Avuçlarındaki bilyelerini sayıyor bir çocuk Misketlerin renkli dünyalarına dalan gözleriyle boncuk boncuk Onu yağmur damlalarından sakınır hâkî gocuk, Bir an, o yaşlarıma gidip geldim bir koşu/cuk… Gelincikler ve papatyalar soldu Taze çınar yaprakları ergenleşti gayrı Gül dalları gonca ve tomurcuk İğde çiçekleri ve yasemen rayihaları doyumluk Ihlamur dalları mis’e, nispete gebe, birkaç güne doğum/luk … Yani; Ölüm bir uyku hali olmalı Bir dem iç geçmişliğimizle taptaze uyanılan Hatırlayın ki dünya devinir her an Rehberlik edenler yanlış, Yol gösterenler yılan, Kimileri de vardır ki yanında halt eder sırtlan… Yanılgımız… Yanılgın? Öğretenlerdir, doğru sanılan! Aman be… Boş verin siz Neyse ne… Henüz tanımadım ben genç yaşta ayılan… Sanırım, bahar geçmiş yine Aklımla gönlüm, ondan karışık! Sevda mı? Doğa mı? Yoksa, şu kuyruk sallayan kuş mu hepimizi aldatan? Anlatıversin baba ne olur; Varsa bir anlayan… Bursa, 12 Mayıs 2024 Ali ASafoğulları |
Şiirinizi tebrik ederim sayın şair