HANYA'YI KONYA'YI GÖRÜRSÜN, ANLARSINŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hanya’nın Denizleri ve Konya’nın Rüzgarları
Hanya’nın masmavi denizlerinde başladı her şey. Eleni, deniz kenarında oturmuş, dalgalara karışan güneşi izliyordu. Girit’in bu küçük köşesinde, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan günlerini geçiriyordu. Bir gün, denizden gelen bir yabancı gördü. Adı Ahmet’ti ve Konya’nın uçsuz bucaksız düzlüklerinden gelmişti. İki şehir arasındaki mesafeler, onların kalplerindeki yakınlığı engelleyemedi. Ahmet, Eleni’ye Konya’nın Mevlana’sından, sema ayinlerinden, sıcak insanlarından bahsetti. Eleni ise Ahmet’e Hanya’nın dar sokaklarını, renkli pazarlarını, tarih kokan havasını anlattı. İki genç, farklı dünyaların insanları olsalar da, aynı dili konuşuyorlardı; sevginin dilini. Zamanla, Ahmet ve Eleni arasındaki dostluk, derin bir aşka dönüştü. Ancak Ahmet’in Konya’ya dönmesi gerekiyordu. Ayrılık vakti geldiğinde, Eleni’nin gözlerindeki tuzlu su damlaları, Hanya’nın denizine karıştı. Ahmet, Konya’ya döndüğünde, rüzgarların sesinde Eleni’nin sesini duyduğunu hissetti. Yıllar geçti, mevsimler değişti, ama Ahmet ve Eleni birbirlerini hiç unutmadılar. Her yıl, Ahmet yazları Hanya’ya döner, Eleni ile kaldığı yerden devam ederdi. Ve her veda, bir sonraki buluşmanın umuduyla doluydu. "Hanya’yı Konya’yı görürsün, anlarsın," derler. Ahmet ve Eleni için bu, aşkın ve özlemin, mesafelerin ötesinde yaşadığının kanıtıydı. Ve belki de gerçek aşk, tam da bu yüzden, Hanya’nın denizleriyle Konya’nın rüzgarlarında saklıydı.
..
Girit’in dalgalarıyla örülü kıyıları, Konya’nın sıcak rüzgarlarıyla mest eder. Birbirinden uzak gibi görünen bu diyarlar, Aslında aynı gökyüzünün altında birbirine yakındır. Hanya’nın eski sokakları, daracık ara yolları, Konya’nın geniş meydanları, tarihin izleriyle dolu. Her bir taş, her bir nefes, bir hikayeyi anlatır, Hanya’yı Konya’yı görürsün, anlarsın. Girit’in mavisi, Konya’nın yeşiliyle buluşur, Bir denizde kaybolur, bir vadiye açılır. İnsanlar, bu iki dünyanın arasında dolaşır, Hanya’yı Konya’yı görürsün, anlarsın. Bir aşk hikayesi belki, ya da bir dostluk, Hanya’da başlar, Konya’da devam eder. Bir bakış, bir gülümseme, iki şehir arasında, Hanya’yı Konya’yı görürsün, anlarsın. Gözlerinle bak, kalbinle hisset, Bu iki dünya arasındaki bağı. Hanya’yı Konya’yı görürsün, anlarsın, Bir sevda, bir özlem, bir hayatın içinde. Uzak gibi görünen her şey, aslında yakındır, Hanya’yı Konya’yı görürsün, anlarsın. Bir bakışta, bir kelimeyle, bir şiirde, İki dünya birleşir, bir ömür boyu sürer. UMUT-SEVGİ-ÖZLEM-NEJAT HOCA |
Çocukluk evremde; Dedemlerle komşu köyün Yörük / Türkmenleri yaz geldi mi yaylalara gider, kış geldi mi de zaman zaman köy odamızda muhabbete gelirlerinde,
deyim haline gelen sözlerin dayanağı olan anlatılardan, beleğimde yosun tutmuşlardan birini;
Kayda değer dizelerin sayesinde çıkarıverdi ortaya...
"""" Davacı mahkemeye şikayette bulunur ve davalı da, davacı da ben haklıyım der; bu durum karşısında kadı, o zaman suçlu ben miyim der ve her ikisinin de komşularını mahkemeye davet eder ve kimin suçlu, kimin suçsuz olduğuna karar verir.
Sonuç; Komşudan al haberi...
Karaman'dan gelen görevli Konya'da gezinirken Konyalı birinin sataşması ile karşılıklı sözlü sataşma da Konyalının etrafı tanıdığı ile dolar ve Karamanlı alttan almaya başlar.
Konyalı, Konyalıya çatarken dikkat et demiş...
Karamanlı da; Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu,
Bekle ve gör; Hanya'yı Konya'yı anlarsın, demiş...
Dünden günümüze taşıyıcı; Hıfzı KARACA
Not; O zamanlar Hanya sürgün yeriymiş ti...
Kaleminize, yüreğinize ve yüreğinize sağlık. sağlık.