ERZURUMA GİDERKEN
Düştüm yola sana geldim güzel şehir Erzurum!
Hasret kızgın demir gibi ciğerime yapışık. Bilir misin çoktan beri yoktur benim huzurum, Sanma sakın şu yüreğim, bunca şeye alışık. Gurbet eli mekan tuttum, yıllar boyu yalnızım, Tıpkı bir diş ağrısıydı, içimde olan sızım, Belki hasretle inlerdi, derdimi derdi sazım, Şiirlerle nakış ettim çünkü değildim aşık. Ruhumda ki fırtınalar zemheriden de soğuk, Üşütüyor içerimi, donduruyor çarçabuk, Ağlamaklı gözler ile bir adam sesi boğuk, Kısık sesle konuşuyor, çirkin yüzü kırışık. Samimiyetsiz insanlar der ki; sızın geçti mi? İçinde bir yara vardı, yaran iyileşti mi? Ve gülerek soruyorlar, hayat Sergüzeşti mi, Bilmezler ki, her şey yarım bütün renkler karışık. Bilirim ki, şimdi benim boşa olur feryadım, Asla şikayet etmedim acı olsada tadım, Ey Boztepe belki bir gün, ‘sevenler’ anar adım, Derler; Eyvah geç kalmışız, sönmüş işte son ışık... |