Al loş kıyafeti...
Duvar arkası sözcükler şemsiyesiydi
Sana akıttıklarım Gözü yaşlı bir bilmeceyi Neye efsun bir elmaya Huzurda kalmak neye elmastır Mavi bir ağıdı Küldür diye kalbinin aynası Bulut gibi bir aşkın Nareni sensin Mum gibi zarif bir kağıdın Suratı buzdan adamlarla Yükselmek için Şanına bir kürek toprak Bir esrara heyelan Bir aşıka erozyon gibi Aşındıkça kirlenen Cemale ağlayan bir kapının Son hatmesi dolar geçer Gönlün dikis attığına Bir şarap gibi kalır tümceler Güneşi kaderde sınayan Bardaklar çürümüşken Solucanlar daha kemirmemişken kalbimi Yanık bir türküdür Yosun tutmuş hicranında Nice gelinciklere boyanır Halka halka kıyafetler Gönlümün hatıraları gibi Masiva stranları Sururunda kirlenir sudan bahaneler etrafımda Dilim aklanmış kamerinde Koşarak bir gelincik bahçesini Senle seni seviyorum Ölüm garip bir atlıyı Siyah bir yılanla vururken Selam gibi bir virusü Yayarak bağrına Ayı tekmeliyor desturun Sanık adresini muştusunda ararken Özel dedektifler hınçla izimi ararken Tanrı aşkına Unutamadım ki Katiliyken bir şiirle senin Karar verildi: Uçan balon üstüne inmişken Rızayla Râzıyım sana Karanlıklarda köz küle Kül güle Dönüşürken Mavi bir gökyüzünde Sahabine rüzgarlı d/okuyuşlarla Kalemde bir kelâma Fokurdayan su uslanmazken Çaresi başında çaresiz d’oldu alfabeme Halılara serpilmiş kasvetli sövgülere vedâ ederek Muştusunda bu ok vurdumduymazdır Tenesiri gerinmiş kıbleme Râhmin kucağındadır sevgi tomurcuklarım... ... Uyanık bir hilmde vurulmuşsa satırlar/ Uykusu ağır bir közün Suda ıslanmayan kağıtlardandır Şilanım Dilanım Vildanım Avuç içi hamur doğramışlığında Kelimeleri atıştıra atıştıra Gezgin imgeler .. |