GÜLÜMSETEN ANILAR
GÜLÜMSETEN ANILAR
Kendi kendimeyim… Lambalı radyoda eski bir şarkı, İlkokul yıllarında, Madenoğlu’ndayım… Babaannemin diz altı kalın lastikli çoraplarında, Balkondan üflediğim sabunun baloncuğundayım. Kâğıt külah attığımız borularda, Leblebi tozlarını yiyip, çalamadığımız ıslıklardayım… Korkup, saklandım içine Plastik delikli beslenme çantamın… Çocuk aklımla cesaretine hayran olduğum, Sopalı ayı oynatıcılarındayım… Arkasına asıldığımız zerzevatçıların at arabalarında, Yaşlı macun şekercisinin pala bıyığında, Uğraşıp da bir türlü çalamadığım mızıkalardayım… “Destancı”ların o kötü sesinde, Teksirde saman kâğıtlara basılmış yeni çıkan 70’ lerin şarkılarındayım… Ortaokul birinci sınıftayım… Uğurlu Sokak’ta okul çıkışı, Niğde Yurdu tarafından gelen liseli “Ülkücü” lerle, Hukuk Fakültesi tarafından gelen liseli “Devrimci” lerin taşlı sopalı kavgasının ortasındayım… Ama yine de, Vicdanlı bir dönemin çocuklarındanım… Kavgada düşene vurulmayan, Kanarsa bir yerin, kavganın bittiği… Şu an lise ikideyim… Kurtuluş Parkında, Kimselere görünmeden sevgilimi öpebilme derdindeyim… Son paramla ona Alman pastasıyla limonata alınca, Eve onca yolu yürüyerek dönmekteyim… Artık lise son sınıftayım… Gündüzleri Cebeci Çayırı’nda binilen bisikletlerde, Geceleri Çiçek Sineması’nda içilen gazozlardayım… Arada bir Kurtuluş Parkı’nda Akvaryum Gazinosu’nda piyanist şantörlere takıldığım yaştayım. Cumaları Tacettin Sultan Camii’nde, Sonrasında Hacettepeliler Lokali’ndeki ince belli çay bardağında, Ortada fıskiyesi hiç çalışmayan o eski süs havuzundayım… Bazen Sarı Kadı Sokak’ta, Garibanların sofrasına konan Dündar Kılıç’tan gelen yardımlardayım. Bazen Karagöz Kemal’in sustalısının kabzasında, Bazen de Tütünsüz Ali’nin haraç isteyen üç zorbayı dövüp de sularına attığı ‘Melek Fıskiyeli Havuz’ un yanındayım… Ciğerci Mehmet’in kapısını bekleyen kedinin gözlerinde, Cadde üstündeki salaş meyhanelerdeyim… Karacabey Türbesi’ni ziyaret eden geçkin kızların umudunda, Hayıflanıp geçmişe, sessizce ağlayan sarhoşlarındayım… Ne zaman ki ellili yaşlarımdan sıkılsam, Hacettepe’ de, Hamamönü’nde, Kurtuluş’tayım… Alp ARSLAN |
Gülümsemek deyince aklıma şu dilerim geldi;
Gülmek gülümsemek hem gül hem dikendir
Seven sevdiğinin gönlüne gül dikendir.