AH ŞU DOSTLAR
Ah şu dostlarımız varya
Yanımızda varmış gibi görünen Arkanı döndüğünde sırtından hançerleyen Bilmeden yaptıklarımız,yaşadıklarımız... Yâda bir şey yokmuş gibi yapan dostlarımız… Bizi değiştirmeye çalışan, yargılayan Nedenlerini merak etse de,sormayan Sadece sohbeti değil,varlığıda sıkıcı olan dostlar Başımıza gelen kötü bir şeyin Coşkunu yüreğinde taşıyan dost Birgün gelecek Adımı unutmak zorunda kalacaksınız Şimdi olduğu gibi belki hiç hatırlamayacaksınız Yorgun bir gecenin puslu sabahında Tüm gerçekleri bir kibrit çakıp yakacaksınız Benli hatıraları unutmaya kalkmayın Benim ömür defterimin En masum günah sayfasında kalacaksınız Takvimlerden koparılan yapraklar gibi Ben de koparacağım sizleri zamanı geldiğinde Yüreğime gömülen hüzün gibi Yavaş yavaş sizde eriyeceksiniz dudaklarımda Ama ben sizlere inat,yokluğunuza inat Yüreğimde közleyeceğim günahlarınızı Konuşurken gözlerinizi benden kaçırıyorsunuz ya Korkmayın benden Gün gelecek gerçekleri iki yüzünüze haykırıp Allahımın yüce adaletine teslim edeceğim sizleri Benim bildiğim dostluk yalnızlık değil Dostluk bir ruhun iki ayrı bedende yaşamasıdır… Kötü zamanında el uzatmaktır Adının önüne dost sıfatı koyulandır Artık bir köpüksünüz hayatımda Hani el kiri yıkandığında kaybolan Neden sorusunun cevabıdır hayatımızda YEŞİLIRMAK |
Şimdilerde; karşılaşınca öven, yanından ayrıldığın an söven dostluklara büründük...
Kaleminize yüreğinize sağlık.