Kasnaksız gergef...Dur, dur artık, dur göğümün nemi ağla sende ağla toprağın isterik yüzü. gövdesi heybetinde çürümüş, dalları kırılmış, yaprakları damarından savrulmuş figan sus..sus ve sen nüshasız kimliğimden aforoz ettiğim, döngüselliğinden azat ettiğim kasnaksız düş gergefi dönme iyisi mi dönme sende gayrı.. dönmesin dünya güne, gününe uzağım, uzağınım artık can yongam taramasın hiç bir rüzgar saçlarımın semazenlerini ellerim ki atkısız, sızlıyor yüzümdeki esaret postalsız ayaklarım, üşüyor parmaksız çoraplarım kolsuz bir kış diktim gözlerimin tam da ferine yanıyor kirpiklerim üşüdükçe kalbimdeki ıslak mevsime bir kırıntıyım şimdi öpülesice b’aşa konamayan idamlık gün ekiyor hecede küpesi duvar diplerine öyle divitsiz, mürekkepsiz saksılara daldı b’akışım üstüm başım ben kokmuyor, başım ki bedenime küs insanım, kırılganım, kırıldığım kanadın tüy yetimliği sahi, yetim olmak için yeterince ölmek mi gerekli bundan böyle biline ne ateş ne de suyum kendime örtün şimdi geceyi gün’eşime zira gölgemi kaybettim ... ~°~ ~°~ ~°~ |
gergef tezgahında işlenmiş dizeler
Beğendim kutluyorum selam olsun
Yayınlanmış bir dörtlüğümü anımsattı
ama hanenize izinsiz yazamam elbet