ölü evler ormanıyıkılmış gökyüzü görmüştüm ölü evler ormanın da bütün ağaçlar saklanmıştı henüz yargılanmadan gökkuşakları idam sehpasında yıkılmış bir gökyüzü görmüştüm onu da uzaktan görmüştüm bir adam boyunda var mıydım bilmem sen papazı vurmuştun o gün o gün 40 arşındı elin ellerinle yıktığın gökyüzünü ölü evler ormanından görmüştüm bacalardan simsiyah kocaman gözleri ve çıplak karınları ile sevdiğim kadınlar tütüyordu uzun selvi ağaçları savaş çocukları gibi devriliyordu gözümde ben ölü evler ormanıydım sen papazı vurmuştun oysa güneş salkım saçak bulutlar bir gelin havasında ıslak bir şehri doğuruyordu avuçlarım arasında ve yıkılmıştı gökyüzü bir tek ben görmüştüm |
işte böyle böyle bir akşam oturup göğü sayarsın."
demiş şair bir önceki şiirinde.
Anlaşılır betimlemeler ile dupduru dilde yazılan serbest vezin şiirleri hep sevmişimdir.
Şiiri; saçma sapan imge muammasına çeviren; girişi, gelişimi, sonucu arap saçına dönen sözde süslü püslü şiirlerden çok farklı bir kaleminiz var şair.
Zannedersem sizi ilk defa okuyorum.
Ve samimi olarak söyleyebilirim ki; şiirselliğe çok yatkın, kıyıda köşede farkedilmeyen bir kaleminiz var.
Sağa kaydır. sola kaydır bir de ekolu mekoli video ekle, itialik mitalik sadece kendi anlayacağı, karnından uydurma karman çorman sözde imge ile şiir yazdığını sanıp; sanki çok büyük bir esere imza olmuş gibi,eklediği gün fıldır fıldır kapı kapı dolaşanlar...
Şiir okusunlar ve biraz da serbestin güzellikleri ile tanışsınlar derim.
Eyvallah şiire ve şaire!
Nicelerine...