Kum Saati
Hangi çölün susuzluğu bu ayrılıklar
Kaç şiirin ateşidir şarapla kor tutuşan Toprağa örtülen sensizlik bu sessizlik Alış artık, unut yüreğini hançerle Unut, sesini Son kez haykır adını Unut, yık ördüğün duvarları Geceyi yudumla, gündüzü dağıt Sarıl günahkar bedenlere Artık başka günlere kaldı aşk Sigara ve duman ol mehtaba Artık ağaç ile yaprak gibiyiz Son mevsimle esen rüzgara O ki öyle bir rüzgar, bir zaman Nuh’a kurtuluş bize tufan olmuş Aşkın çölünde kumlar uçurmuş Artık çok geç ve karanlık,görmüyoruz Sesimiz fırtınanın içine karışmış Biz yok olmuşuz zamanın pençesinde Şimdi yaşa ayrılığın arafında Yüreğime saplanan bir hançer Sabır taşına dönüşen kum saati Rüzgar uykusuzluğuma serenad Artık unt ve küllerini savur denizlere Gözyaşı dök yüreğini kavuran çöllere Bir tutam karanfil, bir gül uzat yabancıya Unut,aşktan ve ayrılıktan bahis etme Artık başka günlere kaldı aşk… |