VASİYET
VASİYET
Erten anneden kalan hüzünlü bir öykünün vasiyeti gibi ağırlığa aldırmadan seni içimde taşırken medcezir diye tanımladığımız gelgitlere yenik düşştü kulaçlarım tüm engelleri aşarak içinden geçtiğimiz sancı tüneli bilinmez sebeplerle kıvrandırdı beni sanki bir rüya hali unutmayı başardığını görüyorum nihayet oysa Erten annenin vasiyetiydi bana güya birlikte aşacaktık yüksekleri ve birlikte yüzerek geçecektik lav deryasını ağır olsa bile aşk gibi taşıyacaktım içimde öyle ki her gidişinde peşinde koşmak yordu beni bir adım atacak gücüm yok artık şimdi boş bir yürek ve duygusuz bir bedenle dolaşıyorum ıssız sokaklarda sözde büyük bir arzuyla sarılıp birlikte olduğumuz zamanları güzel anı olarak içimizde biriktirip İstanbul’un iki yakasını birleştirecek okyanuslara can veren nehirler gibi umutlarımızı canlı tutacaktık kim bilir belki de yanlış zamanlarda doğmanın bedelini ödüyoruz şimdi Erten annemden kalan hüzünlü bir öykünün vasiyeti gibi kainata sevgi ekip mutluluk biçecektik tüm dünya bize aitmişçesine özgürce Elele tutuşup sadece Tanrıya hesap verecektik yazık tutmadın sözünü ve inançsızlığın kirletti annenden kalan vasiyeti aşkın murisi sen değilsin artık Efkan ÖTGÜN |