HOŞGELDİN LENA
Lena, söyle bana hangi dağın rüzgarıydın.
Esen rüzgarın talan etti gönül bahçemi. Ne güzel alışmıştım kuraktı her tarafım, Sevgisiz, susuz, çatlamıştı dudaklarım. Yine de yaşıyordum nefes alıyordum. Kendi aynamda kaybolmuş olsamda Alışmıştım gördüğüm yüz ile yaşamaya. Nede olsa hayatın acıması yoktu. Olsaydı, çocukluğuma prangalar vurmazdım. Ve sonra gördüm gözyaşların tükendiğini. Öyle olmasaydı kulaklarımı sağır etmezdim. Hergün alevler içinde yanıp sönen yüreğime Şimdi orada durmuş seyrediyorsun beni Saçlarının kokusu değiyor burnuma, Oysa nasırlı ellerim hayli zaman olmuştu. Bir kadının saçlarını okşamayışı. Çocukluğumun gülüşlerini görüyorum. Gülüşlerin ne kadar çok güzel Lena Uzak durma öyle gel yamacıma. Gel de söyle hangi bulutun yağmurusun. Yağmur olup, sel olup yüreğime düştün Dikensiz otlar bile yeşermezken burda Gül bahçesine çevirdin yüreğimi Lena... Bak şimdi dudaklarım sırılsıklam olmuş, Senin dudakların mı değiyor yoksa. Burnuma tatmadığım bir koku geliyor. Yaklaş biraz daha, bu ten kokusu mu, Evet evet bu senin teninin kokusu. Annemin kokusuna ne kadar çok benziyor... Hoşgeldin Lena hoşgeldin çocukluğum. Biliyor musun Lena Çocukluğumu gurbette çıktığım gün terk etmiştim. Yıllarca prangalar vurmuştum yüreğime. Dilimi lal kulaklarımı sağır etmiştim. Yüreğim, çocukluğum esareten attındaydı. Sen geldin hepsini esaretten kurtardın. Al şimdi Lena, ben, yüreğim ve çocukluğum, Hepimiz sana emanettiz, sende bize. Hoşgeldin Lena hoşgeldin yağmurum... YAZAN: Sinan TOKER YAZILDIĞI TARİH: (09/12/2023) Antalya/Alanya/Mahmutlar |