GEL ARTIK KABULLENELİM AYRILIK ÇANI BİZİM TÜRKÜMÜZ
Gel artık kabullenelim ayrılık çanı bizim türkümüz.
İkimizde kendimize vedayı kurban ettik Ben o gün bir it kadar değersizdim. Sen o gün bir faişe kadar temizdin. Ne fırtınalar kaldı nede kasırgalar. Savurmuştu umutlarımızı hayallerimizi Oysa daha büyütememiştik bile onları. İkimizde kızgındık, ikimizde eksiktik. Kaybetmişliğe zar sallıyorduk, kazanmak imkânsızdı. Ve işte o gün de birbirimizden eksildik. Sonra toparlamaya çalıştık eksikliklerimizi ama nafile, Eksilen ne geldi ki geriye, çare mi var ki zamana. Kırılmış umutlarımız, buz tutmuş kalbimiz. Neyi neyle tamir edebiliriz ki, Ben kurumuş bir dal, sen o daldan düşen kuru yaprak. Gel artık kabullenelim ayrılık çanı bizim türkümüz, Neyi neyle örtmeye çalışsak diğer tarafı dışarda kalıyor. Aynalardan ne bekliyoruz ki, ben seni, sen beni göremedikten sonra Boş çerçeve neyi simgeleyebilir ki, bizi simgelesin. Ben değersiz bir dal, sen kuru bir yaprak, Suyumuz sevgiydi, sevgimiz eksikti, Ne ben sende yeşerebildim, nede sen bende yeşerdin. Kerbela toprağı olmuş bizim yüreğimiz, Acıdan, kederden başka bir şey yeşermez. Gel artık kabullenelim ayrılık çanı bizim türkümüz. Belki kayan yıldıza biz sebep olduk. Sonra dilek tuttuk, yıldız kaydı diye. Meğer dilek diye tuttuğumuz bizim ayrılık türkümüz. Sonra veryansına verdik, yıldızlara küstük. Oysa onların bir kabahati yoktu, suç bizim. Ne ettiysek biz kendimize kendimiz ettik. Çünkü ikimizde duraklara sevdalanmıştık, Sevdalandığımız duraklar bize mezar oldu. Gel artık kabullenelim ayrılık çanı bizim türkümüz Ben değersiz bir it, sen bir fahişe kadar temiz kaldın.. Yazan: Sinan Toker Yazıldığı Tarih: 24/06/2023 Manavgat/Antalya |