VUKUATSIZ MANTALİTE
Ben geldim.
Ha yok, sazımı getirmedim. Saçlarından bir iki tel alıp Ruhsatlı deliler sokağına gideceğim. Hem başka birşey istemem. Ciğerimde iki kalem nefes, Yüreğimde bir kaç damla mürekkep, Zihnimde hatırı sayılır kalan anılar, Soyluca haykırışlarım için kafiidir. Ruhsatlı deliler sokağından akıllı insanların caddelerine, gedik açtılar. - Tabi söylememde yarar var; saçların zaten kıymetli ama bundan böyle sazlarda kıymetli sayılacak. Ayrıca, bu sokağın resmîni taşıyabilecek tek parşömen mavi renkli. - Sen sıkılmadın mı ? ben sıkıldım. Ellerimle çay demledim, gel beraber maviyi kıskanalım. Bir mazbata bir mühür yeter kıymetli delilerden olabilmemiz için. Akıllı olmak çocukken iş görüyordu. Hoş, iki tane teyze saçımızı okşayacak diye akıllı olmak da neyin nesiydi? Gel beraber delirelim, muzırlık yapıp, sokağın halıları üzerinde tepinelim, lambalarına heyecanımızı fırlatalım, duvarlarına sevgimizi çizelim. Ne bileyim! Deliliğimizi müstakbel kılalım, aklı selimler arkamızda saf tutsun. Herşeyi bir kenara bırak da; Mazbatayı sen al, mührü ben, Her gelene dünyayı hibe edelim, Tek, ruhsatlı deliler sokağı bizim olsun… |