DERTLİ AYAKKABIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1982 yılında lise 1 sınıftayken malum Biz öğrencilerin daha doğrusu çoğumuzun yeni ayakkabısı yoktu.
Olanlarını da eski, Yamalı boyasızdı. Çünkü, o dönemler Ülke ekonomisi de iyi değildi ve ailelerinde. Ayakkabılarımız bizim hem spor ayakkabımız, hem yürüyüş ayakkabımız. Hem de bayramlığımızdı hepimizin ayakkabısı kösele eski idi. Bizlere Bayramdan bayrama alınırdı. Haliyle bir ayakkabı ile idare etmek zorunda kalırdık. Çünkü, bir ikincisi yoktu. Zamanla, çabucak eskirdiler. Yırtılan ve eskiyen ayakkabılarımı ziyaret tamire verirdik. Ondan dolayı esıniwnup yazmıştım bu çıktımı.
Ey insanoğlu Beni çamura sürme!
Benimle çakıla, dikene girme! Beni hakir ve hor görme! Beni oraya buraya vurup, yerme! Beni iğneleyip üzerime ağ örme! Bak köstebek deliğine döndüm! Ben derdimi içime gömdüm! Bir çağda gül İdim, şimdi Söndüm! Ben senin gibisini ilk defa gördüm! Belim çekti! Bağlarım çekile çekile bıktı! Güneşe koydun vücudumu yaktı! Senin bu tutumun beni yıktı! Benim için para harcamak seni sıktı! Paran olursa, bana ancak bakıldı! Bağım, pençem takıldı! Boyam, cilam o zaman atıldı! Ömrüme ömür katıldı! Benimle yürürsün dağ, dere, bayır! Beni tamir etmek için, biraz para ayır! İyiliğe, evet ama, kötülüğe hayır! Boya ile cila ile artık, beni kayır! Biz neyiz insanoğlu için? Gel de insanın böylesi ile geçin! Geçininceye kadar akla karayı seçin! Yağmur şimdi yağar kana kana için! Benimle top oynarsın sanki, bir iş gibi! Pençem açıldı, bir pencere gibi! Altım kara kara oldu, tencere gibi! Rengim attı, yıprandım bir peçete gibi! Geldi insanın böylesi ile geçin! Dinçer Dayı |