Koca şehir Ankara!
Bu şehir de insan!
Derdinden ve kendinden, kaçamadığın anlar, olur bazen! Tutulur kalır, o an! Bazen de umutlarına tutunur kalır! Mahkum olur bu şehre! Akşam olduğun da, gecelerinin bir yalnızlığı vardır... Bir çarşaf gibi örter karanlık şehrin üstünü! Nereden bakarsan bak! Her yerden aynıdır manzara! Güneş batar... Karanlık çöker... Akşam olur... Uzaktan şöyle bir baktığın da.... Geceyle birlikte bütün sokaklar... Ansızın siyaha boyanır... Şehrin, hem varlığını hem yokluğunu... Hayel, mayal, gösterir, sokak lambaları! İşte, aynıdır, ayrılanlarla, şehirden geriye kalanlar! Ey koca Ankara! Beni, işsizliğimle, deneme! Nolur, açlığımla da sınama beni! Saten, ben dertliyim! Hata yapmaya müsaitim! Aşka, kapalı gönlüm! Beni hep korkutur... Bu koca şehir! Ara sokaklarından çıkar, bütün kötülükler! Meşur caddeleri ışıl ışıl! Bu aşk çöplüğünde, çekilir, acı ve elemler... Korkutuyor beni karanlığın bu yüzü! Çoğu zaman, ürkekliğimi, bahanelere banarım! Çunki, parasızllığım, tuzum, biberim olur yanlızliğım! Çoğu zaman alır beni, uykularımdan! Bir elim de kadeh! Diğer elim de, ağzına kadar şarap dolu şişe! Doldururum kalbimi Yarısını, o! Yarısını da benle! Masa üstüne yatırırım kayıktan tabaklara! Bir elim de yaralı yüreğim! Diğer, elim de küreğim! Yavaş yavaş açılırım! Gönlümün sevda denizi açıklarına! Dinçer Dayı |