SUSKUN
SUSKUN
Belki bilmek istersin sen gittin gideli onda hiçbir şey eskisi gibi değil sana dair mavi hayaller griye pembe düşler yerini siyaha brakmış yani tanıdığın o adamdan eser kalmamış sabah uyanınca mesela senden bir günaydın mesajı var mı diye bakmıyor artık o kabına sığmaz adam şimdilerde can çekişircesine sabah gözlerini açtığı gibi bir kalp ağrısıyla uyanıyor özlemin ağır kütlesi altında ezilircesine sendelemiş olsa da yokluğunu umursamadan kendine yaslanarak ayağa kalkıyor ve sonra ruhunu evde bırakıp seninle gittiği meyhanenin yolunu tutuyor varır varmaz meyhaneye acılarla süslenmiş mezeler masayı süslüyor ardı ardına kaldırdığı kadehleri şahit göstererek adını bile anmak istemiyor mırıldanarak anılar diyor bazen kadehlerle dertleşiyor anılar da hırpalamasa yüreğini belki de unutacak seni bahsederken senden titreyen sesi adeta gökyüzünde yankılanıyor hadi anlat anlat da açıl desem diline pelesenk iki sözcük dökülüyor o gitti o terk etti herşey bitti diyor ve sonra zehir karışmışçasına nefesine anlatmak istediklerini gömüyor içine olur da çıkıp gelirsen bırak kendi haline gitme üstüne öylesine dolu ki seninle dokunsan kanayacak kadar sessiz ve suskun Efkan ÖTGÜN |