Anız alevi
Işığını nardan alıp nura yansıtan bu gönlüm,
sevda ateşiyle yanar güneşte kavrulan kiremit misali içimde muhabbetin volkanı taşıyor gülüm aşk çöl kuşu gibi bir damla eksilmeden yüreklerde yaşarken ben göğsümün kafesinde boğuyorum sokak jargonu ile lakırdı eder dışarısı ötesi limon gibi sıkılır yüreğim bağlar kopar tükenir söz gelmişle gelecek karışır nabız gibi atar bu karanlıkta iki çift göz yüreğimde titreyen aşkla harlanırım elimde değil, yıldızları gönlüme gömdüm bulutları gözlerime sürdüm sürme niyetine bundandır sevgili bundandır içten hıçkırıklı ağlamalarım mazi değil yaşanmışlıklar elbette her bir derde ney feryadı gizli yaşamın kılcal damarlarında akıyor acılarım bundandır gözlerimin kızıl rengi bundandır anılara sığındığım hayatın çirkin yüzünü yamadılar kopan gülüşlerime kabülsüz dualardayım dinmedi iniltilerim dinmedi yar hasretine ölüşlerim adımlarım hep sana emindi ayaklarım sevda dediğim bu yolda kurgularım sana sabrım sana yine sana hep sana gel bul beni zabitler sarsa da dört bir kolda anız olur ben yine ben eski bir ben gibi kendi kendimi yakarım tüylerim yağar içime bakışlarım sen olur yeniden seherin yeliyle salınır çiğ düşer çayıra çime |