İtlaf
“nihayetinde her şey basit ve ıtlaktır sevgili
salıverilmiştir de denmişti kuşların bakışlarındaki anlamdan biliyorum söylendiydi zihnimde kar/altı ve zahir cüzler ve tevhidi imkansız sözler dimağ batın icabı kabul efsunlu sessizlikler… bir çocuk su satarken Allah da susatıyorsa bizi muhakkak ki meşguliyet tefrid! epeyce gel-git nihayetinde nehiy ne, hiy! muştu, ki doğrudur ölümün bir müjde olduğu. bir an önce bir ölüden geldim bir an diyorsam doğrudur sanırım morg o yüzden geldi içime bir morg bir içe girerse ısınır belki iç diyedir! kanser vesile ve ölüm kaderse kader allahın elidir ve el dediğim uzamdır ve haraç mezattır şiire benzeyen bu sesler o zaman zamanıdır ürpermenin o zaman tümden gidim bir önerme değil Allah’ın emridir. mazur görün beni çok sevimsizleştim lâkin bir ölü yarısı canlıyken dirilmeye yeltendi yanındaydım, tövbe tövbe dedim git başımdan öldü. şimdi bir gülüş atıyorum müstehzi ve gidiyorum tecride ne de olsa bağ-u gülistan hep küstü. neticede şiir şairin azabıydı bitti. basit ve ıtlaktır zaman ve tekerrüre yatkın ve nihayeti de başı gibi hayaldendi bitti. eylül gelmeden göçecek kuşları vardı İtlaf etti. şiir şairin telefiydi bitti. " Muhammed Azad |