Saat sabahın beşi
Uyku tutmadı her
zamanki gibi
Evimin
dünyaya açılan balkonu ıssız
Bir sigara var elimde yanmaya hevesli
Tıpkı benim gibi..
Öyle sakin ve durgun ki
gece Birazdan veda edecekmişçesine
Ufuk bir
bulutu çekmiş
Yorgan etmiş kendine...
Saat sabahın beşi
Uzak bir dağ başından
Bir türkü getirdi rüzgar kulağıma
Elimi alnıma koydum
Selamı asker gibi...
Bu bizim şafak değil mi ?
Tutunmuş bir dağ yamacına
Asılmış bir türkü
Güneşi çağırıyor sesinden belli...
Nerden nereye hey gidi şafak dedim
Burada da mı görecektim seni
Sivas’ ın dağlarında
Üç -beş nöbetlerimin asker arkadaşı...
Konuşmayı sevmezdi şafak
Ben anlatırdım o dinlerdi
Çok dinlemiştir derdimi
Ben anlattıkça rüzgar hışımla kaçardı
Ağaç yapraklarının arasına dalar
Şafağın türküsünü çalardı ıslıkla...
Şafak ve ben ne güzel
dosttuk
Onun
sevdasıydı
güneş Sabahtan sabaha bir yüzgörümlüğü
Şanslısın dedim ona
Yılda birgün görmekte var...
Ne
güneş yar olur sana
Ne de bana eş olur
gece Bekleriz ikimiz ömrümüzce...
Saat sabahın beşi
Şafağın yüzü
güldü bir anda
Gitme vakti dedi bak ufka
Güneş giyinmiş en güzel sabahlığını
Gözlerimizi aldı güzelliği
Alacakaranlıkta kaybolurken
gece Dilimizde bir türkü
Aklımızda bir tek kelime
Haykırdık şafakla beraber
O
güneşe bense sevdiğime ;
Günaydın ey
aşk Sen ne güzel şeysin....
Çağdaş DURMAZ
Kim ne derse desin yaşamak güzel şey...