EYLÜL GELİNCE
Eylül gelince eylül.
Herkes bir hoş oluyor. Hazanda açan her gül. Ay demeden soluyor. Güz gülleri narindir. Yel sert esince üşür. Hüzünlü ve zariftir Yaş katreye dönüşür. Bülbül dilini yutmuş. Bahçe olmuş tarumar. Sığırcık tempo tutmuş. Hüdhüd çekmiş fermuar. Güneş yönün değişmiş. Uzaklaşır dünyadan. Yürekler dertten şişmiş. Göz ayrılmaz hülyadan. Salkımlar seyrekleşir. İncirler ballanıyor. Ayvalar gevrekleşir. Nar dalda sallanıyor. Yuvalar dağılınca. Rüzgar cana dokunur. Yapraklar savrulunca. Aşka sela okunur. Tatlıdır gülen ayva. Ağlayan nar isyanda. Bu dava başka dava. İnsanoğlu n’isyanda. Hayatını yakanlar. Pişmanlıkla kavrulur. Etrafa boş bakanlar. Hafif yelle savrulur. Yürekler bahar ise. Aşkın yok ilki-sonu. Yaşanılan mevsimsiz. Sadakat eni-konu. Neden savrulur insan? Takvim hazan deyince. Ağaçlar etmez isyan Yaprak yere değince. Yenilenir ruh-beden. O zaman hüzün neden? Bir yıl dört mevsim madem. Taşısın uğur-kadem. Emine Balı Oğuz |