AYRILIK TÜRKÜSÜŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Birgün kapım çalındı açtım, dayım ve yengem...
İçeri buyur ettim. Bir mahzunluk var yüzlerinde, gözleri dolu dolu. "Hayırdır dayıcığım iyimisiniz, birşey mi oldu" dedim. "Kızım senden bir ricamız var" dedi. -Bizim oğlan kafayı takmış, "baba burda iş yok Antalya’ya gideceğim" diyor, senden bizim adımıza birkaç mısra yazmanı istiyoruz, belki okuyunca yüreği yumuşarda gitmekten vazgeçer." Çok üzüldüm onların haline, akan gözyaşları yüreğimi dağladı. "Yazmaya yazarım da, vazgeçeceğini sanmıyorum" dedim ve o gece yazdım birşeyler, kendimi onların yerine koymaya çalışarak. Şiiri verdim, ne yaptılar, nasıl oldu bilmiyorum ama dayıoğlu gitti gurbete. Bir zaman sonra yengem vefat etti. Cenazesine gittiğimde, baktım ki yazdığım o şiiri çerçevelettirip duvara asmışlar, çok duygulandım. Ve bugün, dayıcığım evladının gitmesini istemediği gurbetin toprağına yattı.. Ne demişti aşık; Kimbilir ki nerde kalır ölümüz Ya suyumuz çeker, ya toprağımız.
İhtiyarlık çöktü dermanım yoktur
Ömür eğirdiğim kirmenim yoktur Bir daha görmeye fermanım yoktur Bu yaşta bize yol bekletme oğul. Azaldı ömrümüz gitme n’olursun Biz hasret ölürüz,sen kahrolursun Sen çiçeksin, gurbet elde kurursun Dikenli bağlara meyletme oğul. Koyma aramıza yüce dağları Hasret acı, öldürüyor sağları Sarar seni gurbet elin ağları Yurdunu, yuvanı terketme oğul. Boz bulanık sellere karışırsın Üstünde hep bir gariplik taşırsın Sen, yaban ellere zor alışırsın Gurbetliği kolay zannetme oğul. Fakirlik gurbetten, büyük dert midir? Burda nasip iki, orda dört müdür? Sana ekmek veren el gurbet midir? Mevlam rızık verir, derdetme oğul. İste yavrum sana, bu canım kurban Lakin, doğru değil kalbimi kırman Bilki sen gidersen, ben iflah olmam Yaralı gönlümü herketme oğul. Gurbet uzak, yollar girer araya Hasretlik zor, yıllar girer araya Ecel yakın, koymuş bizi sıraya Gözüm açık gider, gel gitme oğul.. Sanki benim derdim yoktur, yaram az Gönül yarasını doktor saramaz Analar evlatsız nefes alamaz Kalan ömrümü de zehr’etme oğul. Kara gözlüm, siyah perçemli kuzum Vazgeç bu sevdadan, gel İki gözüm Evlat hasretine dayanmaz özüm Ayrılık türküsü söyletme oğul... Nuriye Akyol (Hicranî) |
eski insanlarımız az da olsa kazançları
kanaatkârlıklarından doğdukları yerde doymuş
gözleri asla yerlerinden kıpırdamamışlar.
zamane çok daha müreffeh yaşamak
istiyor ve o eski adeti bozdu,
doğduğun yer değil, doyduğun yer
arzusuyla sadece vatanında değil dünyaya
yayıldılar hem de çil yavrusu gibi.
bilmem dayı rahmetli bu
duruma muttali olsa neler söylerdi...
anlamlı ve de duyarlı ifadelerin şiiriydi,
şairini yürekten kutluyorum...