EY YOLCU! (27)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın “Erdoğan, sen Esat’ın kirli bir kopyasısın, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Washington’un daimi tutsağı, Kandil’nin tavizsiz Havari’si, Ermeni’nin hısmı, Türk’lüğün yaşayan bir düşmanısın. Haltettin Erdoğan,
yine çaktın Erdoğan, yine yanlşa battın! Sayın Erdoğan, şimdi kulaklarını aç ve en azından bizi dinle; Sende şeref ve mertlik isportaya düşmüş. Senin yaptıklarını ancak İblis teşebbüs edecektir. Hergün fitne saçmaktasın, dedikodu yapmaktasın, yalan-dolanla milli vicdanı sarsmaktasın. Recep Tayip Erdoğan aslında Türk tipi değil, Tayyip Tipi başkanlık hayalleri kurmaktadır. Tek Adam Diktatörlüğü, tahtsız ve taçsız Sultanlık peşinde koşmaktadır. Cumhurbaşkanı olmanı geçtikte, sen nasıl bir insansın? Sende hiçmi bir Allah Korkusu yok? Alçaksın ve şerefsizsin! Türk Milleti Kıral seçmeyecek, Sultan atamıyacak, Emir tayin etmeyecek. Özgürlük ve Demokrasi’ ye mütecaviz bakan bir Diktatör Muavini’ne koltuk ishah etmetecek. Zimmetçilere ve hırsızlara kol-kanat gerenden Cumhurbaşkanı olamaz. Villalarda balya-balya dolar yığandan, Kamu arazilerini zimmete geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden Cumhurbaşkanı olamaz. Türk Siahlı Kuvvetleri’ne kumpas kurandan Cumhurbaşkanı olamaz. İki yanlıştan bir doğru çıkamaz, Teke’den süt sağılamaz. Bardakta tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da Cumhurbaşkanı olmaz!” ( Bu söz, küfür ve hakaretlerin sahibi Milli Hareket Partisi Genel Başkan’ı Sayın Devlet Bahçeli 20 Ocak 2018’denberi Sayın Recep Tayip Erdoğan ile “Cumhur İttifakı” içinde birlikte çalışmaktadır.)
Aynayla kavgalı olan
kendini nasıl görebilir ki, dostun yoksa seni yargılayan; Övgünün yalan, eleştirinin taraf tutma, desteğin suça ortak olma olduğunu ey Yolcu(*) nasıl bilebilir ki insan? Garip bir yaratık, şu insanlık; Yer başkasının hakkını çıkarı için, “Mümin, milliyetçi ve uygarım!” der, ortağına ilkin küfreder o biçim,(**) sonra ittifak yapar koynuna girer? Ah be Reis, Seninle biz 20 yıldır beraberiz; Biraz yanlış yapmasaydın, biraz kafanın dikine gitmeseydin, biraz İtibarından tasarruf etseydin. Biraz tarıma, ekonomiye güç katsaydın ve Devlet Fabrikaları’nı satmak yerine; Biraz yenisini, iyisini, Milli’sini kursaydın, aileni-yandaşlarını zengin edeceğine biraz köylüyü-ülkeyi-toplumu kalkındırsaydın, Atatürk Devrimlerini yok edeceğine biraz ondan birşeyler öğrenebilseydin, dolar ve kat karşılığı Arap Vatandaş’ı ithal edeceğine, biraz “kendine-yeterliliğimizi” görebilseydin... Bence; Sığınmacı’lara Gardiyan olacağına, Avrupa Birliği’ne Sınır Kapıları’nı açıp; “Bu benim sorunum değil ki!” diyecektin, ağır insanlık suçlularını dışarı salıp düşünce suçlularını hapsetmeyecektin. Tarikat-Vakıf-Külliye-Kuran Kursu açmak yerine, emekliye yaşayacak kadar maaş, üniversiteliye yurt, vede verecektin dar gelirli halka ucuz kredi ile sosyal konut! Hele-hele; Ege ve Akdeniz kıyılarını güneş delicesine yakarken, ağaçlar hergün yangın-yağma kundaklanıp, çıkara çakma çakarken; Orman altındaki kömürü çıkartacağım diye, Ağaç kesmek Atmosfer’i delen ve Doğa’yı katleden zehiri dahada üretmek, Kömür-Enerji-Santralı kurmak niye? Dünya rüzgarı az deniz kıyılarına bile Enerji Pervaneleri takarken, beğenmediğin rüzgarı bol Karadeniz Kıyıları’na -nükleer çöpünü nereye sokacağını bilmediğin- Atom-Elektrik-Santralı kurmak niye? Bilmem farkedebildin mi? Yukarıdaki iki kıtanın ilki “Birazcık”larla başlayan ricalar idi. Son kıtada ise; 20 yıldır yapılan yanlışların ve hatası asla giderelemiyecek karşıtların sahibi kimdi? Biz Hancı’yız, sen Yolcu; Olmayacak bir şeye “amin” demek kabilinden; Teyzemin “Şey”i olsaydı, amcam olurdu... “Hele sen bir git, biz hepsini düzelteceğiz yeniden." Sahip! (*) Giden bir yolcuya yazılmış olan EY YOLCU! şiir dizelerinin; Sayın Necmettin Halil Doğan’a ait DUR YOLCU(=asıl adı BİR YOLCUYA) olan şiiri ile uzaktan-yakından hiçbir akrabalığı yoktur. Güncel olması nedeniyle yinede okumanızı öneririm. (**) Lütfen ŞİİRİN HİKAYESİ’ni okuyunuz. |