Ey Asi!
kalbimi ç’alarak
aşkın deli gömleğini giydirdin bana şimdi de canımı ister kirpiklerin ok olmuşta çekmez hançerini benden hangi çağdasın, hangi bağdasın kokunu çektim de düştüm çöllerine hasretinin vahasında mecnunum işte ne bağım kaldı, ne bahçem bana da sevdanın günahları kaldı demledim yine çaylarımı baktım da ufukların sırlı aynasına görünür ince belli bardakta raks ederek hayali bir zaman dağıt artık şu gök kubbenin sislerini aç artık pas tutmuş aşkın gönül kapılarını bir ilahî sürmedir belki de gözlerin; hilâl ekledim kaşlarına gül tutturdum ipeksi saçlarına kırmızı halılar serdim yollarına görmez misin daha ey asi! bilmez misin? aşıkta usanır bir gün kesilir bülbülünde dil-i yâre yetmez nefesi cem edersin başında âli gülden olur figanın sonra da gelirsin mezar başıma bilmedim kadrinde, büyüttüm kini çarmıha gerdim de, öldürdüm seni göremedim bende, sendeki beni vuslatta yalanmış, cennette artık! yazarsın değil mi? yanık türkülerin ucunda sabıkasız gönlümden hayaline bir mum yaktım sende söylersin artık hasret t ü r k ü l e r i n i... 10/08/2022 (Mazinin Günlüğü) |
Yapacak bir şey yok.
Kutlarım. Şiir güzel.