1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
345
Okunma
Sabrın fazlası
çatlatır taşı,
taş ufalanır
ama taş yine taş kalır.
Küpü taşıran son damla
akar küpün yan duvarından,
ne küp´ne su ama
hiçbirşey kaybetmez hacmından,
Ateş düştüğü yeri yakarmış,
zararı ise yalnızca boyutları kadarmış.
Hayır!,
Bu zararın hiçbir zaman değiştirelemeyen,
asla ve asla geriye döndürülemeyen
yararları vardır.()
Hele ok yayından çıkmaya bir kere,
hele birde
hedefine varmaya göre;
Artık hiçbirşey aynı değildir,
ulaşılan hedefte
yep-yeni bir oluşumu meydana gelir.
Gerilmiş yayında „Yeter“ ine varan
ok, madde yada insan;
„Gayrık“ sınırına eriştimi
ani bir şıçramayla değiştir niteliğini
Büyük Türk Şairi Nazım Hikmet,
sizlerin de anlayacağınızı ümit ederek
„TÜRK KÖYLÜSÜ“ şiirinde,
„Gayrık“ı şöyle anlatır bize;
„Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad’dır
Kerem’dir
ve Keloğlan’dır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahbe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.
O, «Yûnusû biçâredir
baştan ayağa yâredir,»
ağu içer su yerine.
Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmeyegörsün önlerine
ve bir kerre vakterişip :
«-Gayrık yeter!...»
demesinler.
Ve bir kerre dediler mi :
«İsrafil sürunu urur
mahlukat yerinden durur»,
toprağın nabzı başlar
onun nabızlarında atmağa.
Ne kendi nefsini korur,
ne düşmanı kayırır,
«Dağları yırtıp ayırır,
kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa...»
5.0
100% (3)