İKAZ ETTİ YÜCE MEVLÂ’M
Evvel, nefs-i emmâreydim
Hep nefsime uyar idim Sev dediğini sever idim İkâz etti yüce Mevlâ’m. Nefsim Hakk’tan ağyâr idi Serkeşlikle ayar idi Cürümlere yollar idi İkâz etti yüce Mevlâ’m. Ömrüm gençlik çağındaydı Nefsim keyfin bağındaydı Gözüm de kaf dağındaydı Dağ öğretti yüce Mevlâ’m. En yüce dağ kâlp dağıymış Neşvesiyle aşk bağıymış Aşkın beyaz kağıdıymış Hep yazdırdı yüce Mevlâ’m. Aşkıyle hep nice yazdım Sözle ince ince yazdım Heyhaat, aşkı yazdım sandım Yazdırmadı yüce Mevlâ’m. Aşk yazılmaz, ihyâ olur Aşk yeri kalp, kahya olur Ora aşka sayfa olur Onu yazdı yüce Mevlâ’m. Okudum aşkı oradan Yazılı dîl yaprağından Yazan, yazmış tarafından Okuttu hep yüce Mevlâ’m. Onun evvel emri, “Oku! Gelen okuntuyu(!...) oku! Gönül sayfasını oku…! Yazmış aşkı yüce Mevlâ’m. Bunca âlem bir tür kitâb Bil Hakk eyler halka hıtâb Duyan halk, aşka Muhatab.. Hitâb eden yüce Mevlâ’m Hep Hakk’ı sevmek isterim Onun için aşkı isterim Bu aşkla meşk best ederim; Söyleten hep yüce Mevlâ’m. ALİ, aşkı tatmak ister Ağyârını atmak ister Nefsi aşkla satmak ister; Satın aldı yüce Mevlâ’m. ALİ MEHMET TÜRKOĞLU |