İSTANBUL PEMBE (46)
Ne yapsınlar daha,
hatanı anlamaya? Gel, del kozanı cesur tır-tır böceğim, kelebek olmanı, ve de cesaretini göreyim. Gün ışığı görmeden tabutunu delmeden -tabut dedim, kabuk değil iyi bak- aptalca öleceksin, doğrul ve kalk, kaynar suda lif-lif çözüleceksin Sıcakbir rahatlıktır karanlık, ne duyar, ne görür nede düşünürsün artık. Gün-be-gün sümük-salya ördüğün bem-beyaz duvağına bürünürsün kaynar suya gömülürsün! Boğulmadan bu karanlıkta, del kozanı, uç, gel, öbek-öbek, ol kelebek. Doğada umudu kırılmış, geleceği çalınmış kuşlar var senin cesaretine muhtaç. Uç ki bu çocuklar, renklerini özümlesin, cessurluğunu gözümlesin, Ama istersen gelme kozanı da delme, nene gerek senin cesaret? Nasılsa herkes günün birinde ölecek, sende rahat ol, uyu tabudunda, öldüğünde delik olmasın kabuğunda! Karanlığa inanan, kendini akıllı sanan, "Alın Yazısı’na" şükreden insan,(*) sanki daha mı üstün senden? (*) İstsnbul Pembe şiirleri hayvanlar için yazılmıştır. İnsanların asla ve asla alınmaya hakları yoktur. |