3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
966
Okunma
saatim on bir elli dokuz
ölümüme bir dakka var
gökyüzüm kan kesmiş belli
ölüm öter hepten yarasalar
toprak anam kucağını açmış
ölenin iskelet misali dalları
ağaçlarda hem fikir ölümüme
ay biraz neşesizdir aydınlık
rüzgar mezarımdaymış tüter
rezil insanlar uyurlar ölürken ben
kaçıncı gün bu cumartesi mi
karanlık doğrulur yaşayanı keser
yaşamak zor iş kim bunu ister
parmaklarım titrer ölüm bekler
bilemiyorum sıradamıyım ben
öncem olmalı sanırsam ali
evet o ölmeli bir nefes farkıyla
gözlerini benden önce mor etmeli
kalbinin tıkırdayışını hissetmemeli
yaşayaşını müjdelemesin sevgilisi
kaçıncı baharını yaşamışsa bana ne
ben göremiyorum önümü rezalet
dilim kuruyor saniyeler tükenirken
derimin tüyleri isyansız dikilmiş
ölmelisin diye çağırıyor her telden
kaburgalar baskı yapıyor göğüse
ölmeden girdiğim toprağın küvvetiyle
sevdiklerim dizildi mi gözümün önüne
ben özellikle pınarı isterim sarı saçlı
mavi gözlerine türküler yakılanı
hayırsız olacağı erkeği yapanı
aman kaç saniye kaldı desene
bilmem bir iki mi yoksa tek mi
kalemimi saplayacam kendime
söylesene dilsiz misin desene
bedenim zor ayağa kalkıyor
kalbim itirafsız hıçkırıklarda
gözlerim nicelerine ağlıyor
yaşayışım ot bok ve çok bayat
imkan verilmeli bu insana
saniyelere sığdırılmayacak
bir ölüm vaadetmeli hayat.