Plak
nerdesin makiler, kızılçamlar içerisinde,
terra rossa ten renkli sevdiğim, eteklerin halhalına değmesin, yer kıskanır topukların yere değmesin, uzun çoraplar giymiştin, içeriden dışarısı görünen bir yerde oturmuştuk, dışarıdan içim görünmüyordu, ellerim en az kış kadar soğuktu, başkasına benzetmiş gibi bakıyordu gözlerin, biraz sonra âşık olacakmış gibi biraz da. sonraları, kurak topraklara misafir oldun, yağmur henüz yağmıştı, hazırlıklıydı diz kapakların, siyah çorapların vardı, bir de artık tanıyorum bakışın, sonra kapıyı kapattı rüzgar, kozalakların ateşle sözleşip; buluşması gibi, karanfilin yan yatması gibi, savruldun kucağıma ana rahminden beri, ister nefret et, istersen beklet, ben hep tükenmez bir kalemin ucunda, masmavi bir nokta olarak kalsam da, bir beyaz gömleğe kazaen, ayrılık işlesem de, sol elimle yazmayı öğrendiğim gün, bil ki plak artık senin adını çalacak. |