MEKKE’Yİ İZLEYEN KAR TANESİ
MEKKE’Yİ İZLEYEN KAR TANESİ
Reis, sensiz buralar çok soğuk üşüyorum. Sen, Alperenler için 14 asırlık soğuğu ciğerlerine çektin ya, o soğuk bitmedi, o soğuk gitmedi ben hala üşüyorum. Sen, bir kar tanesi olsan Mekke’ye düşmek isterdin ya Cennet’ten Mekke nasıl görünüyor, rüyama gelip anlatır mısın? Nasılsın diye sormayacağım. İmanla atan bir kalbi melekler ayakta karşılamıştır, biliyorum. Ben, sensiz ellerim koynumda yürüyorum. Sevdiklerin, sevenlerin ve ben soğuk bir kış günü hem öksüz hem de yetim kaldık, Reis. Soğuk bir kış günü dünyaya açtığın gözlerin anne kokusuyla aralandı. Kendini bilmezler adın karalandı zannettiler, sana reislik aralandı. Aralık’tan Mart’a ne kadar az bir zaman vardı. İslam beldesinde başı okşanacak yetimler ve öksüzler vardı. Zaman az süre ise dardı. Sırf ben gibilerin tembelliği yüzünden davan gelmeyecek bahara kaldı. Senin varlığında kıymetini bilememek çok acı, Reis. Affet! ben ve ben gibileri olur mu? Ne zaman kar yağmaya başlasa gözlerim dolar. Zemheri ayında sokakta kalmış küçük bir kedi gibi titrer, uzanacak bir el beklerim. Kendi kendime neden ağlıyorsun ki derim her zaman. Cevap aradıkça beyhude gelir çabam. Cennete göçene ağlamak, biliyorum bana günah yazar. Elimde değil Reis. Ağlayacağım doyana kadar. Biliyorum sen vatan aşığıydın. Sarıkamış dendi mi buz keserdi yüreğin. Maraş’tan Sarıkamış’ı tebessümle izledin, değil mi? Mekke semalarında hayal ettiğin kar tanesi bembeyaz kefenin oldu. Sen, kar taneleriyle abdest tazeleyip şükür namazı kılıp rahvan atlara binip gittiğin gün, buz kesti Edirne’den Kars’a. Sen öğrettin bana imkân vardır diye iman varsa. Alperenler öksüz kaldığı gün Anadolu’ya dolu, Mekke’de sadece Kabe’ye kar yağdı, reis. Reis, sensiz buralar çok soğuk üşüyorum. Kışın değil, yaz sıcağında bile donuyorum. Alev alev yanan güneş zemheri gününde doğmuş gibi. Fatih Furkan dua diyor sana. Şühedaya komşu diye gururla yürüyor Firuze goncan. Fidan Hanım ağlayınca Sivas’taki hanenize kar, Halit Amca’nın mekânına yağmur yağar. Gülefer Hanım’ın feryadında Ankara’ya yağmur, Sivas’a kar yağıyor her zaman. İki sene önce yolum düştü, Ankara’ya oradan da Taceddin Dergâhına. Selam verdim ve oturdum yanı başına. Gördün değil mi beni reis? Yoksa kırgın ya da kızgın mısın bana? Sana senin yokluğunda gele bildim, affet Reis. Ay Yıldızlı Al Bayrak nasıl da dalgalanıyor Fatihalar okundukça avuç avuç gelen İslam toprağında. Mekânın Cennet, için rahat olsun, REİS: FİRAVUN’A KARŞI DURUP MUSA’NIN YANINDA DURUYORUZ HER ZAMAN… Abdullah ALTUNKUP Şair ve yazar |