VATAN TOPRAĞINA DUYDUĞUM AŞK GİBİ...Bir düş ikliminde sekensin sen: Hicabın basılı tetiğinde esen Yel gibi Çıktığım yol gibi Unutulmuş kayıp toprak gibi Miladımsın miadı dolmuş zamanların tutuklusu Yıldız gibi hilal gibi Ektiğim sözcüklerin yosun tutmuş tortusu Firakıdır gazellerin Firar edemediğim bedende saklı beyaz teni Yalnızlığın da olmadığı gibi ırkı Bilmediği gibi acıyla bilediği zamanı Tek tek şerh düşerken an’ a Zimmetli ruh gibi Kayrasında sözcüklerin Esen rüzgârdan sökün eden Yaş gibi yalnızlığın polenlerine Dokunan ruh gibi İltimas geçen duyguların kaynadığı En sıcak en tepe nokta Bir ilahi ise sırdaşım İlah Aşkı ile dolup taşan yorgun na’şım Saklandığım duvar gibi Sarıldığım kefen gibi Acının mimarı yorgun hayallerden ördüğüm Saçları sözcüklerin dahi kar yağdırdığı Bir hüzün tüneli Emre amade yüreğin sönmeyen feri Aşkın ve özlemin tutmayan el freni Fevri sevdam finalde saklı her duam Aşkın mübalağasız kanattığı yaramı Yamalı yüreğimi Damgalayan kalem nasıl ki Neferidir varlığımın… Bazen bir kutup Bazen iradesi tutuk Kelamın seyrinde Kemale erdiğim her şiirin güncesinde Yoldan çıkmış zalime kâfire Paye vermediğim kadar zulmün tetikleyicisi iblise Ve işte feveran etti mi kalemim Ve işte top tüfek kuşandı mı içimde saklı Askerin Ayak sesi Ayak izi Vatan toprağına duyduğum aşk gibi Okunan gazellerin nüktesi… Baş veren umuda Sırnaşan hüzün denen metruk duyguya Aş erdiğim Yarınların şimdiden ruhuna okuduğum dua gibi Rahmet gibi Gıybete duran beynamaz rüzgârın ıslığına Duyduğum şüphe gibi Aşkla inzivada geçen hayatın efkârı Nasıl ki kendime batırdığım çuvaldızı Görmezden gelen kindar güruha Oysaki ahvalim bildiğim Sevdiğim saydığım dünya hali… Sarıldığım bir kucak Başımı koyduğum omuz Efkârın bam telinde çalan sazı Susku giyinmiş yorgun hazzı Haiz olduğum hiçliğin gölgesinde geçen hayatı Umursamasa da ahali Bir beyitte ansızın doğduğum Batılında sözcüklerin kan doğradığım Aşkın güzergâhı Özlemin dik başı Diklendiğim kadar direten kimse beynamaz isyanını Hakkın yolunda İlahi Aşkın çağrısında Uçuşan sezilerim Miski amber kokan anne özlemim Aşkla ihya ettiğim sonsuzluk denen güzergâhı Kimse tefe koyan yalnızlığımı ve sevdamı… Tutuşan narında evrenin Yağan nurunda rahmetin Evladiyelik bir coşku ile Sarmalında gizemin Derin bir of çektiğim ne ki Derinlerde yüzen içimdeki çocuğun şen sesi Solmadan ve susmadan İçtimada ömrü peşkeş çektiğim şiirlerin Cesedi Varsa yoksa iman gücümde saklı Duyduğum bilinmeze o hasreti. Yağmalansa da ruhum yüreğim Yağdığım kadar da eseceğim Sezilerimde saklı hikmeti Bahşedene ettiğim hamt gibi Sevdikçe de sevesim geliyor mademki Evrenin tefrikası Yalnızlığın sonlanmaz saltanatı Aşkın ferinde saklı coşku Vurdumduymaz hangi meal ki Yiten zamanın da dinmez iken yası ve nazı… |
mümtaz kaleminizden.
tebrikler ve saygılar sunuyorum...