KİRAZ AĞACI (26)
Baharda
yeşeren dalında, tomurcuğundan çiçeğine kadar, yoldaşındır yapraklar. Taşıdıkları ayak torbalarındaki tozlarla, döller çiçeğini, bereketlendirir doğayı, üretir balı, arı. Sana nedenmi yazdım bunları, anlatayım Kiraz Ağacı’m; Çiçeğin döllenmeye değin, kurt, böcek ve kelebeklerdir yoldaşları. “Yoldaş” kelimesine burada bir nokta koyalım ve bu “Dayanışma” sözü üstünde birazcık duralım. Kurt; “Parazit” ve zararlı mantarları görür, onları yer öldürür ve ölür. Böcek; Hangi türden olursa-olsun aslı, yer zararlı nebatı, korur ve kurtarır tabiyatı. Kelebek; 2-3 gün yaşayacağını bilerek kozasını deler, hürriyeti yeğler. Bu Yoldaş’larının hiçbirisi değildir tehlikeli; Kurt, kelebek, böcek doğada koruyucusu ve kurucusudur sağlıklı yaşamın vede düşmanıdır doğaya karşı çıkanın! Bunlar gerekirse “Bana ne!” demeden, bu uğurda hiçbir çıkar gözetmeden, canını bile veren, "Bedenler ölebilir fikirler asla!" Diyen senin Yoldaş’ların Kiraz Ağacı’m. Dalarını her yaz basar böylece kiraz. Yoldaş’ın olmasa, Davasına canını koymasa... Ne çiçeğin olurdu nede meyvan! „Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti; ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak.“(*) Diyecek kadar cessur,Us’lu, diyecek kadar namuslu, diyecek kadar seni-beni düşünendir, senin, benim için ölendir. “Emperyalizme, ağalığa karşı nerede mücadele varsa, Diyecek kadar da candan bir insan! Mavi göklerde bağımsızca kanat çırpan kuşlar, engin denizde sınırsızca özgür yaşayan balıklar, sen ile ve sende ve de özgür doğaya örnek yaşayan böcek, kurt kelebek; “Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten Diyerek, ne dediğini bilerek, İleriyi görendir, Sen ve senin için onurla ölendir. Yalnızca kendi çıkarını uman, vermeden-alan parazit insan, -en tehlikeli yaratık- dahada tehlikelidir kurttan-böcekten, arıdan ve kelebekten artık. “üç’e-üç!” deyip(**) İdam cezası isteyip, güle oynaya oy verenlerin ama, hiçbir “toz”u kalmadı bu dünyada! O zamanın Kayseri valisine; „Sen bir kulsun, kul olarak kalacaksın!“ Cümleden; „ Ölünce sen toz olup kaybolacaksın, ama ben Fikir“im ölmem!" anlamını çıkarırım ben. Burada azıcık duralım ve derin bir soluk alalım Kiraz Ağacı’m Doğada her şey semboliktir, ölüm bile, sanki yok gibidir. Aslında verilen “Son Nefes” de bile sadece “madde” yapısını değiştirir. Yani bir yanın ölürken, öbür yanın, -“ruh” dediğin canın- vucudundan çıkar vede gömülürken kimliğini belirleyen madde çürür, su olur ve toprağa dökülür, şekil değiştirir karışır doğaya; "Bedenler ölür, fikirler asla!" Bunları sana anlatmaktaki amacım; “Ölüm yeniden doğan ve doğacak olan fikirdir” Kiraz ağacım. Bitki gibi tohumu vardır insanında; Doğa yatağında-ana karnında döller-döllenir, beden doğar-beslenir. Şansı varsa insan kalarak ve bam-başka bir madde olarak beyini gelişir. “Bedenler ölür, fikirler asla!” Bunları anlatmaktaki amacım; “Ölüm yeniden doğan bir fikirdir” Umarım anlattıklarımı anlamışsındır Kiraz ağacı’m. “Sana yüklediğim anlamları senmişin gibi düşünme, aldanırsın! O anlamlarda sadece bende varsın. Ben seviyorsam sen bahanesin.” Cümlesi; Beni, seni, kendisini, ölümü bile göze alan davasını ve benim sana bu şiirimde anlatmak istediğimi bu denli anlamlı, özü sözüne uygun bu kadar, doğru anlatır dostlar.(***) Ben burada tek bir "Deniz"den bahsetim sana, ama gerçek amacım; Doğada sayısız Deniz’ler var ve hepsi okyanıslara akar, demektir Kiraz Ağacı’m. (*) Yana yatık/ içeri cümleler; 28.Şubat 1947’de Ankara’da doğan ve 6.Mayıs 1972’de Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edilen Devrim Şehidi Deniz Gezmiş’e aittir. (**) Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam hükmü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanırken bağzı Milletvekilleri; “Üçe-üç!” diye bağırdılar. Bu hesaplaşmanın altında; 17. Eylül.1961’de idam edilen Başbakan adnan Menderes ile iki bakanı Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun idamını "ödeştirme" gayesi vardı. (***) Lütfen UMUDUN ADI KADIN (54) şiirimi okuyunuz. |
*** KİRAZ AĞACI *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı, içtenlikle KUTLUYORUM...